Giriş
(3)

İşte arka planda dinlenecek belgesel filan yararlı şeyler

Cursed Chico
O orda söylesin anlatsın bir şey ler.Ekrana bakmaya gerek olmasınfazla . kafa karıştırırsa biraz sorun yok. multitasking özelliği gelişir belki.Bu tarz belgesel vs yapan var mı ve asıl işiniz ne oluyor onu yaparken?
O orda söylesin anlatsın bir şey ler.Ekrana bakmaya gerek olmasınfazla . kafa karıştırırsa biraz sorun yok. multitasking özelliği gelişir belki.

Bu tarz belgesel vs yapan var mı ve asıl işiniz ne oluyor onu yaparken?
0
Cursed Chico
(11.11.16)
ben tedx konuşmalarını dinliyorum.
0
ofelia
(11.11.16)
bunun gibi söyleşileri dinliyorum bu aralar
youtu.be

bu akşam da gündem çocuk derneği kapatılmış, umuda ihtiyacımız var
0
freebird5406_2
(11.11.16)
Ekrana bakmak gerekmesin dediğim zamanlarda ben radyo tiyatrosu, sesli kitap dinliyorum.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(11.11.16)
(5)

okula götürmelik akmaz kokmaz yemek

proletarier aller lander vereinigt euch
bir kaba koyup götürmelik neler olabilir sizce. mesela benim şimdiye kadar bulduğum en iyi fikir peynirli ton balıklı arpa şehriye pilavıydı. bu tarz hem besleyici hem lezzetli hem de akmaz kokmaz ne gibi yemekler önerebilirsiniz?
bir kaba koyup götürmelik neler olabilir sizce. mesela benim şimdiye kadar bulduğum en iyi fikir peynirli ton balıklı arpa şehriye pilavıydı. bu tarz hem besleyici hem lezzetli hem de akmaz kokmaz ne gibi yemekler önerebilirsiniz?
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(30.10.16)
bolonez soslu makarna yapıp getiriyorum mikrodalgada ısıtıyorum. Sandviç getirmişliğim var güzel.
0
senolll
(30.10.16)
pilav veya makarna üstüne ton balığı, tavuk, kırmızı et.
sebzeli bulgur pilavi

benim spor yaptığım zamanlar favorilerimdi.
0
ougkour
(30.10.16)
reflü ve migren sahibi biri olarak ayrıca da dışarıda yemeye de pek param olmadığı için her haftasonu (yemekhane kapalıyken yani) sabah yurttaki kahvaltı hakkımın yarısıyla peynir ekmek yapıp sarıp çantaya atıyorum. öğlende kedi ve köpek dostlarla beraber yiyorum kütüphanenin bahçesinde :) ama siz tercih eder misiniz bilemem tabi.
0
kaledekiyalnizlik
(30.10.16)
çeşitli sebzelerle mücver yapabilirsin. hem ekonomik hem akmaz kokmaz, hem doyurucu. yanına ayran, peynir vs süt grubunu da eklersen tam dengeli beslenme menüsü olur.
kabak, havuç, kereviz, ıspanak, pırasa, karnıbahar, lahana... istediğin sebzeyle yap.
havuçluyu arada şeker veya pekmez vs ekleyip fırında kek gibi yapabilirsin. ceviz kuru kayısı üzüm vs de ekleyebilirsin.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(30.10.16)
hwr turlu yemek akmaz kokmaz hale gelebilir ama soguk yiyebilecek misiniz?
şoyle ki atiyorum patates yemegi var suyundan koymazsaniz sikinti olmaz ki sogukta yenebiliyor alisinca.
0
sparkle kiddle
(30.10.16)
(24)

Köpeğinizin ismi ne(ydi) ?

goodz
Şu anda olabilir geçmişte olabilir :)
Şu anda olabilir geçmişte olabilir :)
0
goodz
(24.10.16)
pide ve macun
0
pide
(24.10.16)
Bulut vardı eskiden. Şimdi de Lady var ama onun adını benden önceki sahipleri koymuş, değiştirmedik :)
0
buff
(24.10.16)
tommy , paco, köpük, zeytin, lucy
0
killerbee
(24.10.16)
terlik
0
timmie
(24.10.16)
pics.onsizzle.com

şu meme yüzünden sokakta gördüğüm tüm köpekleri bepis diye seviyorum. yardımcı olmuşumdur umarım.
0
knight of cydonia
(24.10.16)
oscar, şakir, panço
0
pomaks
(24.10.16)
tobi, paşax2(alman kurtlarının adı her türlü paşa olur)
0
baba jo
(24.10.16)
silva.
0
lionel andres
(24.10.16)
buz ve lucky
0
kayranin kedisi
(24.10.16)
dasti
coni
coni
coni

çocukluğumdan beri hep köpeğimiz oldu ama son iki üç senedir yok :(
0
zoghurt
(24.10.16)
rusty,cadı ve scott ablamınki limon
0
mirty
(24.10.16)
üç yıl öncesine kadar pançom vardı.
0
blatta hiberna
(24.10.16)
tekila
0
hypathia
(24.10.16)
köfte.
0
ripolip
(25.10.16)
köpeğim olsaydı adı kesinlikle bostik olurdu
0
basond
(25.10.16)
2 av köpeklerim : kimo ve sanane
bir de eskiden olan co :D
0
evine santral mesafesi uzak olan adam
(25.10.16)
tarçın <3 <3 <3 <3 <3
0
dessy
(25.10.16)
gypsy
0
çakıstes
(25.10.16)
paşa kangal kırması sokak köpeği
öyle efendiydi ki efendiliği ondan öğrendim
umarım öldükten sonra çok iyi bir yerde ve eğlence içindedir :(
0
çınarım
(25.10.16)
sargan
gümüş
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(25.10.16)
barut. Tam bir fırlama!
0
Kresto
(25.10.16)
coffee
0
Elçin
(25.10.16)
Kont (Doberman)

Toni (Alman Kurt)

Puki (Terrier)

Alex (Pitbull)
0
teoridefeminist pratiktegeysa
(25.10.16)
suzi
0
jimicik
(25.10.16)
(4)

aşırı hızlı kirlenen ev

knight of cydonia
mutfaktan geliyorum. adeta önce ıslak terlikle tüylü bir halının üzerinde dakikalarca tepinmişim, sonra terliğin altındakileri mutfağın zeminine serpmişim gibi pis şu anda yerler. halbuki iki üç gün önce süpürüldü. işin garibi, evin diğer odalarında bu problem hiç olmuyor. bir kere temizleyince maku
mutfaktan geliyorum. adeta önce ıslak terlikle tüylü bir halının üzerinde dakikalarca tepinmişim, sonra terliğin altındakileri mutfağın zeminine serpmişim gibi pis şu anda yerler. halbuki iki üç gün önce süpürüldü. işin garibi, evin diğer odalarında bu problem hiç olmuyor. bir kere temizleyince makul bir sürede kirlenmeye başlıyor yerler. mutfakta da tezgahlarda falan sorun yok, tek sorun yerde.

evde terliksiz dolaşmıyorum, dolaşamıyorum şu yerdekiler ayağıma değecek diye. giydiğim terlik de lastik. acaba yerdeki toz kir, mutfak zemini ıslanıyor ve sonra da lastik terlikle eziliyor diye mi birleşip kire dönüşüyor? eğer bu teorim doğruysa, ne tür bir terlik almalıyım ki bu hedeyi yapmasın? süpürgem de kocaman bir şey, iki günde bir ortaya çıkarıp evi süpürmekten gına geldi artık.
0
knight of cydonia
(23.10.16)
Ev giriş katı ya da sokak girişine yakınsa sürekli toz olur. Şehir kirliliğinin fazla olduğu ilçelerde daha da çabuk olur tozlanma.
0
neferkitty
(23.10.16)
giriş kat ev ama camlar kesinlikle açılmıyor. toz da mesela kitaplıkta, tezgahlarda, masalarda falan yok. kitaplığın tozunu en son ne zaman aldım hatırlamıyorum örneğin. ama yerleri iki gün silmesem hemen leş gibi oluyor.
0
🌸knight of cydonia
(23.10.16)
başka terlik kullan bakalım yine olacak mı.
terliklerin altı tozları/ halı havlarını filan çekiyor, nemli ortamda yere yapışıyor olabilir.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(23.10.16)
balkon önlerine ve mutfak girişine paspas koydum, banyo girişinde yerde ayak havlusu var, her hafta evi ve balkonları süpürüp paspaslıyorum. 1 hafta temizlik yapmasam dediğin gibi oluyor, ev ana cadde üzerinde olduğu için cam, pencere açarsam böyle oluyor. doktor terliği kullanıyorum tavsiye ederim
0
kimlanbu
(24.10.16)
(41)

Siyah denildiği zaman aklınıza hangi yiyecek geliyor?

goodz
s.b.
s.b.
0
goodz
(23.10.16)
havyar geldi aklıma. hayatımda yemedim hatta adece fotoğrafarda ve videolarda gördüm.
0
sutlu nescafe
(23.10.16)
İçinde leblebi olan çikolata kaplı yiyecek geldi aklıma. Ruhum fakir sanırsam. Havyar falan gelmedi aklıma.
0
dissendium
(23.10.16)
Black pudding :((
0
yirmisantim
(23.10.16)
İlk anda kömür geldi, yiyecek deyince uzun süre bir şey gelmedi aklıma ve bir 10 saniye önce önüme kömür getirsen 'Ne yapayım, aklıma bir şey gelmiyor' deyip kömürü dişlemeye başlardım çaresizlikten. Birkaç dakikadan sonra üzüm geldi. Kara üzüm.
0
aychovsky
(23.10.16)
mürekkep balığı mürekkebi geliyor. jel şeklinde satılıyordu, çok ilgimi çekmişti.

bir de (bkz: salmiakki)
0
knight of cydonia
(23.10.16)
patlıcan. her ne kadar temelinde mor varsa da aklıma gelen bu.
0
godoşu beklerken
(23.10.16)
BİĞ - BİĞ - Sİ! BİG BLEK KAK!

www.youtube.com

***

soruyu görünce şöyle bi düşündüm, ilk olarak browni intense geldi. sonra fark ettim ki browni intense yanımda, o yüzden düşüncem amariga tarafından yönetiliyor olabilir dedim. ben öyle demeye kalmadan zeytin beliriverdi aklımda.
0
der meister
(23.10.16)
siyah fasulye geldi ilk.
foodandstyle.com
0
demoniclewinsky
(23.10.16)
zeytin.

hayret yazılmamış.
0
qazedcsrfvtyhngujmkol
(23.10.16)
benim aklıma ekler geldi ilk olarak çok severim :)
0
pomaks
(23.10.16)
zeytin.
0
ontheroad
(23.10.16)
çörekotu
0
sta
(23.10.16)
ıslak kek.
0
avianthem
(23.10.16)
sufle
0
basond
(23.10.16)
havyar +1
0
baba jo
(23.10.16)
Midye. Aslında ilk anda aklıma paella geldi mürekkep balıklıydı yanlış hatırlamıyorsam, simsiyah kötüydü.
0
dahayeniymis
(23.10.16)
Zeytin
0
Batuhanolabilir
(23.10.16)
kara turp

www.google.com.tr
0
cikis yolu
(23.10.16)
Siyah üzüm
0
cabiday
(23.10.16)
kestane
0
fragile lady
(23.10.16)
Zeytin
0
japon askeri
(23.10.16)
siyah pirinc geldi ama bugun alisveris yaparken reyonun onunde 15 dakika durup alsam mi almasam mi diye dusunmemin etkisi olabilir.
0
fraise
(23.10.16)
Siyah gül geldi benim aklima
0
cekirdekabugu
(23.10.16)
Uzum
0
baldur2
(23.10.16)
zeytin geldi şu an
0
mutlusismankedi2015
(23.10.16)
çok mu zenginiz hınakoyam zeytinden çok havyar denmiş. zeytin benim.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(23.10.16)
ZEYTİN
0
megalomaniac
(23.10.16)
kara üzüm geldi
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(23.10.16)
Zeytin+1
0
sevgikusunkanadinda
(23.10.16)
ben de sasirdim ama ilk karpuz cekirdegi geldi aklima.
0
equine
(23.10.16)
Kuru erik ve tadı iğrenç olan siyah haribo
0
fallopian
(23.10.16)
Turp
0
balik kraker
(23.10.16)
çikolatalı pasta :(
0
hasmetizm 2046
(23.10.16)
zeytin. herkes her gün havyar yiyor glb.s
0
shotgunwoman
(23.10.16)
zeytin.
0
vejeteryanvampir
(24.10.16)
suşi
0
Domuz
(24.10.16)
ekmek
0
Hendrix'e tapan adam
(24.10.16)
patlıcan
0
uykulu_fb
(24.10.16)
pancar.
0
babilbaligi
(24.10.16)
ilk turp geldi
0
jimicik
(24.10.16)
eti negro.
0
solskjaer
(24.10.16)
(1)

pişmiş kemikli etin kemiğini kaynatıp et suyu yapma

yemrem
Fırında 3-4 saattir pişmekte olan kuzu kolun kemiğini ayırıp tencerede kaynatsam kemik suyu elde etmiş olur muyum. Yoksa o kemik besin değerlerini kayıp mı etmiştir?
Fırında 3-4 saattir pişmekte olan kuzu kolun kemiğini ayırıp tencerede kaynatsam kemik suyu elde etmiş olur muyum. Yoksa o kemik besin değerlerini kayıp mı etmiştir?
0
yemrem
(22.10.16)
Besin değerini kaybetmiş olmaz, esas kemik suyu o şekilde yapılıyor zaten.
kemikleri etlerinden sıyır. istersen kemikler kahverengileşinceye kadar tekrar fırına verebilirsin.
Tencereye alıp üzerini birkaç parmak aşana kadar soğuk su koy. Yüksek ateşte bir taşım kaynat, sonra altını kıs, kaynamaya devam etsin. Üzerinde kef oldukça kefini kaşıkla al.

bu sırada başka bir tavada biraz yağda havuç, soğan, kereviz yaprağı, defne yaprağı, kekik, nane, maydonoz sapı, tane karabiberi sotele.
istersen domates ve mantar da ilave edebilirsin. et suyuna ekle hepsi pişsin. sonra ince tel süzgeçle süz.

yok öyle istemem dersen altını kısma aşamasından sonra sadece buke garni yapıp tencereye at, kaynasın sonra süzersin. kaynama sırasında oluşan kefi iki şekilde de almaya devam et.

et suyunu bi pişimrilik kaplara ayırıp dondurabilirsin. gerektikçe kullanırsın.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(23.10.16)
(8)

evimizi daha "ev gibi" yapmak

in vino veritas
hani boyle ozellikle yabanci sitcomlardaki evler gibi diyorum. duvarlarda guzel tablolar panolar, sevimli objeler filan. hani boyle yatmalik yer gibi degil de "cozy" dediklerinden, samimi sicak yuva gibi ev filan. ben duvara bisey assam oyle konuyla alakasiz sacma bisey oldu gibi gorunuyor gozume. a
hani boyle ozellikle yabanci sitcomlardaki evler gibi diyorum. duvarlarda guzel tablolar panolar, sevimli objeler filan. hani boyle yatmalik yer gibi degil de "cozy" dediklerinden, samimi sicak yuva gibi ev filan. ben duvara bisey assam oyle konuyla alakasiz sacma bisey oldu gibi gorunuyor gozume. aslinda cati kati oldugundan cok daha kolay sanki o hale sokmak. siz evinizi/odanizi begeniyor musunuz, napiyorsunuz?
0
in vino veritas
(22.10.16)
Ben cok seviyorum <3

Esyaliydi sayilir tasindigimda, esyalari degistiremeyecegim icin duvarda dekora yoneldim.
Kisisellestirdim evimi.


sitcom evleri bana cok kalabalik geliyor genelde, cok fazla sey var. benim de bi duvarimda plaklar asili, otekinde her yerden topladigim ufak afisler, posterler. Ama irili ufakli ve duvarin hepsi dolu degil, makulnderrcede bosluk var, gozum yorulmuyor.
0
kuehles blondes
(22.10.16)
Sen beğeniyorsan o güzeldir. Olmadı bu buraya deme, gördüğünde seni mutlu eden, gözüne hoş görünen şekilde düzenle.

Ben de çatıda oturuyorum. Çatının avantajı çok. Işığı kullanabiliyorsun mesela. Kristal avize camlarını kurdelalara dikip perde yapmıştım. Günün güneşli her saatinde camlar kıpırdadıkça duvarda minik renkler hareket ediyordu, çok eğlenceliydi. Kurdelaları eskidi şimdi çıkardım uğraşmaya vaktim olmadığı için normal perde astım.
Bi başka cama vitray yaptırdım, ışık renklerden geçip giriyor, çok güzel sonuç aldım.

Işık oyunlarını sevmezsin de atıyorum çiçek seversin, tablo seversin, minik objeler seni mutlu eder. Ne hoşuna gidiyorsa o.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(22.10.16)
en güzel ev az eşyalı süssüz evdir benim gözümde.
sadelik esastır.
0
basond
(22.10.16)
senin ilacin surada.
www.apartmenttherapy.com
0
thewizardofearthsea
(22.10.16)
Cok az esya ile cosy yapabilirsin ama iyi secersen. Bir de isik rengi onemli. Sicak renkli ampuller evde daha iyi oluyor.
0
chavezding
(22.10.16)
Ben evimi seviyorum ama daha çok param olsa çok daha güzelleştirirdim. Ev dekorasyonu pahalı iş, çerçeveler bile çok pahalı.
Benim salonun bi duvarında aşırı büyük bir resim asılı 2ye 1.60, o çok güzel duruyor mesela. Bi duvarımda ev hediyesi olarak bi arkadaşımın yaptığı resim asılı, başka bi duvarda çok sevdiğim bi fotoğrafçının iki fotoğrafı, yemek masası kısmı da şöyle
i.hizliresim.com

her gelen eki eki bu çerçevelere koyacak bişi bulamadın mı diye dalga geçiyor ama ben seviyorum onları, yavaş yavaş çoğaltıp böyle büssürü çerçeveli bi fon yapmak istiyorum.

Diy fikirleri ile uygun fiyata ve kafana göre güzel ev dekorasyon ürünleri hatta ufak mobilyalar bile yapabilirsin.
hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
gibi
0
buff
(22.10.16)
amacin anglosakson stili ev dosemek.

ugrasip yapabilsen bile olmaz, ruhu farkli olur.

eger ugrasacaksan fransiz dekorasyonuna ugras.

bizdeki beton tipi ve kolonize yapilar fransiz dekorasyonuna uygun

gidip de ingiliz amerikan vs dizilerindeki evler gibi dosemek istersen hep bir seyler eksik kalir

ornegin yatak odani daginik yapsan hicbi zaman o duvarda nfl ya da benzeri lig takimlarinin ucgen bayrak flamalarinin asili oldugu amerikan ergen odasi havasini tutturamazsin

biz anglosakson degiliz

biz ortadoguda bulunan fransiz devrimi yarida kalmis olan duvara kilimden tesbihli boncuktan yeni yeni siyrilabilen evin icine boru tesisati dosemeyi yeni yeni ogrenen tontis bir halkiz.

selamlar
0
kosun lan mevzu var
(22.10.16)
Ben odami cok begeniyorum siyah beyaz gri tonlarinda iskandinav minimalliginde dosedim cok az esya var ama cercevedir yatak ortusudur o tip seylere daha cok ozen gosterdim. Sizin dediginizi anliyorum secilen ışık aplik vs bile çok onemli o havayi vermek icin. Los sari isiklar mesela daha cozy duruyor. Ayrica benim almak istedigim bi tablo var diyelim o internette 200 e satilirken ben pinterest veya society6 tarzi sitelerden ciktisini alip onlarin cercevesine kdr cercevecide yaptiriyorum hatta bi tanesini 15 tl gibi kucuk bi fiyata yaptirmistim. Yani pahaliya halletmeseniz de olur sadece istediginiz tarzi bulun yeter. Ozellikle mum, yatak ortusu, posterler vs o havayi veren seyler.
0
burdasorularibensorarim
(22.10.16)
(12)

Kendinizi Adayacağınız bir şey var mı?

bcdhms
selam,maddi güvenceniz olsa, gelecekle ilgili aklınızı meşgul eden kaygılarınızdan kurtulsanız kendimi şuna "adardım" diyeceğiniz bir şey var mı? yani düşünün ki piyango çıktı, yıllardır en büyük hayalimdi artık yapmak için hem param hem de zamanım var deyip kafayı kırarcasına tutkuyla yapacağınız b
selam,

maddi güvenceniz olsa, gelecekle ilgili aklınızı meşgul eden kaygılarınızdan kurtulsanız kendimi şuna "adardım" diyeceğiniz bir şey var mı? yani düşünün ki piyango çıktı, yıllardır en büyük hayalimdi artık yapmak için hem param hem de zamanım var deyip kafayı kırarcasına tutkuyla yapacağınız bir şey var mı? kendimi zor tutuyordum, oh bee sonunda sabah akşam bununla uğraşabileceğim diyeceğiniz bir şey?


sevdiğiniz bir şeyden, hobilerinizden bahsetmiyorum. saplantı derecesinde kafanızı kurcalayan büyük bir isteğiniz, hayaliniz var mı?
zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum o şeyle meşgul olurken, saatler akıp gidiyor gibi...


şu sebepten merak ediyorum; benim vardı, artık yok, olmayınca da geriye kocaman bir boşluk kaldı, meşgul ediyorum bir şekilde kendimi ama çok farklı şimdilerde,


üniversite zamanları saatlerce gitar çalardım, evden çıkarken son bir kez dokunurdum filan, şimdi işti güçtü derken koptum bundan uzun süredir, bir kere koptum bir daha da toparlayamadım,


belki hali hazırda hayalini yaşayanlar da vardır, onlar da yazsın :)
0
bcdhms
(20.10.16)
Doğada yaşamaya ve kendi kendime yetmeyi öğrenmeye adardım. Şehirlere mümkün olduğunca uğramamaya çalışırdım.
0
utkumon
(20.10.16)
sevgilim, eşim o an ki duruma göre yok ise sevdiğim bir arkadaş kuzen neyse onunla beraber dünyaya gezerim. anlık olarak kafama estiği gibi yaşarım.
bu durumdan sıkılacağımı düşündüğümden dediklerimi yaptığım süreçte yeni şeyler planlarım sanırım.
0
Caaannn
(20.10.16)
öyle yüce bi planım programım yok ya, sabah akşam maç izlerdim herhalde. mesela nhl ya da khl play-off'ları geldiğinde günün 16 saatini maç izleyerek geçirip 8 saatinde uyumak isterdim. iki ay boyunca.
0
der meister
(20.10.16)
sanatın tüm dalıyla haşır neşir olmak isterdim. aslında hayatın her lezzetinden az az tatmak isterdim. sadece tek bir şeye odaklanamazdım. benim için tek bir şey en keyifli şey de olsa uzun süre hayatımda olması bana zulüm olurdu. spor yapmak, güzel dostluklar kurmayı başarabilmek, ne istersem yiyebilmek falan filan hepsinden ortaya karışık...
0
for day to break
(20.10.16)
robot yapmak istiyorum. yani maddi sıkıntım yok diyelim, hatta şu spacex'in kurucusu gibiyim diyelim.

robota adarım kendimi.
0
tchuck
(20.10.16)
Göl kenarında bir ev ve sabahları kitap okumak. Çok küçük oldu belki ama benim hayalim bu abi sabah uyandıktan sonra kahvaltı yaparken kitap okumak istiyorum yada sonrasında neyse. Şu an için öyle bir imkanım yok dedem felç her sabah uyandığımda kahvaltı yapmadan önce altını temizliyorum her sabah bu yüzden 7 de uyanmak zorundayım 5 ay oldu durum böyle. Çok basit dursa da istediğim bana çok uzak geliyor şuan için.
0
gozu acik sevisen yahudi
(20.10.16)
Bir çiftlik yaptırır toplayabildiğim kadar hasta kedi köpek toplardım. Onları besler kısırlaştırır ölünceye kadar bakardım. Onlar öldükten sonra yenilerini alırdım. Böylece dışarıda sefil yaşayan hayvan sayısını kendimce azaltırdım.
0
rumpleteazer
(20.10.16)
Elektronik, viyola, kitap, sanat, dünya turu.
Bunları kapsar, bunlarla sınırlı değildir.
0
bigbadabum
(20.10.16)
Yazilim ogrenirdim deli gibi
0
veritaslibertas
(21.10.16)
dalış teknesi alır, uzakdoğu ülkelerinde dalış yapar, sonra da yaptırırdım. bir yandan da boş zamanlarımda dünyayı gezerdim.
0
boyalı kuş
(21.10.16)
Şimdi ben eleğini elemiş duvarına asmış bir emekli olarak yapmak istediğim şeylerin büyük kısmını yapıyorum. Mesela "oh bee öyle sabah akşam bununla uğraşabileceğim" dediğm şeyi yaptım, halen de yapıyorum ama artık sabah akşam ylın her günü yapmıyorum. canım istedikçe. Zaman içinde üstüne yeni şeyler ekledim hepsini yapmaktan keyif alıyorum.
En güzeli de; ne istersem, para ve fiziki gücüm engellemediği sürece yapabileceğimi biliyor olmak. Hayat bana güzelmş şimdi böyle yazınca :)

Param olsa, çok çok çok param olsa idi; büyük bir araştırma evi kurmayı isterdim. Bilimle uğraşmak isteyen gençlerin kafalarına göre çalışabilecekleri bir yer. siyaset, ekonomik vs engeller olmadan.
Bir de kimsesiz çocuklar ve yaşlıların bir arada barınabilecekleri bakım evi kurardım. Böyle idealist isteklerim çok şimdi hepsini yazmayayım. Her mahalleye gençler için mini spor tesisi projem var mesela o da uçuk bi istek. pinpon masası olabilir gibi ama :)...


Gitarı çalışırken de çalabilirsin ki. 7/24 çalışmıyorsun ya..
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(21.10.16)
öncelikle dünya turuna çıkardım bir kaç sene. sağda solda biriktirdiğim, görmek istediğim her yere giderdim. dünya turu esnasında, çıkmadan önce planını çizdirdiğim, ben seyahattayken yapılmasını istediğim, akdeniz ülkelerinden birinde (malta, italya ya da yunanistan) earthship mantığına sahip bir ev yaptırırdım. bir de denize açılıp, zaman zaman yaşayabileceğim bir tekne. tabi tüm bunlar minimum gereksinimler sağlanarak planladığım şeyler. ultralüks bir mantıktan bahsetmiyorum.

kalan rakamla, insanlığa nasıl faydam dokunur üzerine kafa yorup üzerine giderdim. plastik atıklardan tuğla üretip ev yaptıran kolombiyalı gibi. ya da ideolojilerden tamamen sıyrılmış, dini ve siyasi tüm ideolojilerden, uygulama ağırlıklı bir eğitim kurumu.

hayvanların otoyollara çıkmamasını sağlayacak bir teknoloji üzerinde çalışırdım. atıyorum onlar için tehlike sinyali yayacak bir koku olabilir. tüm otoyol kenarlarına uygulanacak bir çözüm. hayvanların karşıdan karşıya geçilmesi gereken yerlerde özel yerler hazırlayarak tabiki.
0
format c
(21.10.16)
(4)

tarihi roman tavsiyesi

alobuyrunbenlutfiyefidillioglu
ittihat ve terakki ile meşrutiyet devrini anlatan roman tavsiyesi hatta dizi ya da film tavsiyesi de (belgesel türü de kabulümdür.)olanlar paylaşırsa sevinirim.
ittihat ve terakki ile meşrutiyet devrini anlatan roman tavsiyesi hatta dizi ya da film tavsiyesi de (belgesel türü de kabulümdür.)olanlar paylaşırsa sevinirim.
0
alobuyrunbenlutfiyefidillioglu
(19.10.16)
kılıç yarası gibi o dönemlerde geçiyordu
0
nickimin hakkini veremedim
(19.10.16)
Kitaplardan aklıma gelenler:
Minareler Şehrinin Kadınları - Prenses Mirza Rıza Han Arfa (Kitaptaki öykülerin 1900-1908 yılları arasında yazıldığı, yazarın İranlı bir diplomatın ailesi olduğu düşünülüyor)

İsyan Günlerinde Aşk - Ahmet Altan (31 mart vakası)

Cevdet Bey ve Oğulları - Orhan Pamuk

Dizi:
Elveda Rumeli
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(19.10.16)
Üç İstanbul. Mithat Cemal Kuntay.
0
firez
(19.10.16)
Kemal Tahir'in Esir Şehir Üçlemesi, Yorgun Savaşçı ve Kurt Kanunu. Hepsi çok iyi.
0
perferil
(19.10.16)
(2)

Yurda ödeme yaptığımda makbuz vermek zorunda mı?

ya ben lan neyse
özel yurt...makbuz, fatura... ikisi ni de ayrı ayrı vermek zorunda mı?vermezse ne yapayım? direkt zıt gitmek istemiyorum.
özel yurt...

makbuz, fatura... ikisi ni de ayrı ayrı vermek zorunda mı?

vermezse ne yapayım? direkt zıt gitmek istemiyorum.
0
ya ben lan neyse
(18.10.16)
fatura veriyorsa yeterli işte. o hizmeti aldığına ve parasını ödediğine dair belge olarak geçerli.
0
la rana
(18.10.16)
Faturalar açık ve kapalı olmak üzere iki şekilde düzenleniyor.
Faturayı kesenin kaşe ve imzası faturanın üst kısımdaysa parası alınmamış yani açık faturadır, alt kısımda ise parası alınmış yani kapalı faturadır.
Kapalı faturada makbuz düzenlenmesine gerek yoktur, açık faturaysa ödeme makbuzu düzenlenmesini isteyin.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.10.16)
(7)

osmanlıca bir kelimenin anlamı

merhume
evet sorum bu, osmanlıca olduğundan da emin değilim ama terkibce sözcüğü ne anlama gelir? osmanlıca bir metinde rast geldim, cevapları bekliyorum.
evet sorum bu, osmanlıca olduğundan da emin değilim ama terkibce sözcüğü ne anlama gelir? osmanlıca bir metinde rast geldim, cevapları bekliyorum.
0
merhume
(17.10.16)
terkip kelimesinin ek almış hali. terkip; birleşmiş birleştirilmiş şeyler.
mesela tamlama için terkip kullanılırdı. terkib-i izafi: isim tamlaması gibi.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.10.16)
"Küçük bir karışım/tamlama" anlamına geliyor olabilir.

kubbealtilugati.net

-ce eki küçültme ekidir.
0
yaren
(17.10.16)
yok bence cevap içerik itibariyle demek. terkib in eş anlamlısı içerik demekmiş çünkü.
0
🌸merhume
(17.10.16)
Yerine göre içerik/muhteviyat olabilir tabii ama içerik anlamında kullanılan kelime daha çok muhteviyattır. O yüzden aklıma gelmedi. Metnin ilgili kısmını buraya yazsan?
0
yaren
(17.10.16)
imdi nesnasın terkibce insana müşabeheti ve hususuyla pek çok ameliyata isti'dadı üzerine müdekkikin-i hükema heman müttefiken insanın aslı nesnas olduğunu hüküm etmişlerdir.
0
🌸merhume
(17.10.16)
"Terkîbce" yani "içerik olarak, içerik açısından, içerik konusunda" gibi bir anlamı var evet. Ben müstakil bir kelime sandım onu, halbuki "anlamca" der gibi kullanmış. Haklısın içerik olarak demek.
0
yaren
(18.10.16)
Bu cümleye mahsus olarak içerik değil de "yapı/anatomi" anlamına gelir.
0
yaren
(18.10.16)
(20)

Türkiye'de is yapan insanlar neden bu kadar yalancı?

fraise
Evet, neden? Birine doğruyu söylemek çok mu zor? Emlakcisindan tutun da tesisatcisina kadar herkes mi yalan söyler? Eve bakarken sağlam olmayan binayı sağlam diye yutturmaya çalışıyorlar. İyi bir ev bulup taşınırken boyacilar 'öyle süper yaparım böyle süper yaparım' deyip balkonu bile boyamadan git
Evet, neden? Birine doğruyu söylemek çok mu zor? Emlakcisindan tutun da tesisatcisina kadar herkes mi yalan söyler?

Eve bakarken sağlam olmayan binayı sağlam diye yutturmaya çalışıyorlar. İyi bir ev bulup taşınırken boyacilar 'öyle süper yaparım böyle süper yaparım' deyip balkonu bile boyamadan gitmişler. Eve kadın çağırdık temizlik için üstünden ben bir daha yapmak zorunda kaldım. Bir de bunlar hep birilerinin tanıdıkları, yabancı olsa ne olacaktı acaba? Ev eşyalarıni 3 hafta önce teslim etmeleri gerekiyordu; hala yarısı ortada yok. Bir de her gün arayıp valla yarın, billa yarın diyorlar. Tamamini gönderdik diyorlar kamyon geliyor, eşyalar yok. Tesisatçı gelecek güya sabahtan beri bekliyorum; ortada yok. Arayınca da '1 saate ordayim' diyor. Televizyon aldık, kapının önüne bırakıp gitmişler. İnsan bir arar.

'Istediğiniz kumaş yokmuş onu bekliyoruz, acil başka iş çıktı biter bitmez geliyorum. Boya bitti o yüzden boyayamadim' vs demek çok mu zor? Niye yalan söylüyorlar?

Çok doldum duyuru. Düzgün is yapan çok az insan mı var yoksa bana mı hep kötüleri denk geldi?
0
fraise
(17.10.16)
kalitesiz bir milletiz, dokusu böyle maalesef.
0
passion rules the game
(17.10.16)
Is ahlaki eksik ne yazik ki.
0
kuehles blondes
(17.10.16)
emlakçı dünyanın her yerinde aynı.

aynısını almanyada da, avusturyada da yaşadım ev bakarken. emlakçılar üzerinden tek düşüncem var, emlakçıya güven olmaz.

diğerleri için bence sizinde hatanız var, tvyi evin önüne bıraktılarsa sokun bıçağı, sonra kabul etmiyorum odaya gelip kurulması lazımdı diyin. hee sizi eğer kurulumsuz sipariş ettiyseniz hukuken bırakıp giderler bu kadar. aramasına gerek yok. tamamen kargo sistemindeki anlaşmanıza bağlı.

bunların çoğunda genelde referanssız iş yapmamakla çözülecek şeyler.

ben çoğu zaman 3-5 fazla vereyim ama amazondan alayım, x şirketinden alayım, şuradan sipariş edeyim derim.

kısaca kalite üzerinden iş yapın. yoksa bu bahsettikleriniz dünyanın çoğu yerinde aynı aslında.
0
kurnaz
(17.10.16)
Kurnaz gayet kaliteli yerlerden alışveriş yaptık. Kurulum sözleşmemiz vardı, adamlarla telefonda tartıştık iade yaptık zaten ama ben bunları yaşamak zorunda değilim ki.

Birinde benim hatam olur, ikisinde olur. Hepsinde mi benim hatam var?
0
🌸fraise
(17.10.16)
türkiye'de herkes birilerini çok afedersin düdüklemekle meşgul olduğundan normal bunlar. adamı düdüklüyolar mesela, o da diyor ki e ben de birini düdüklemeliyim bu işler böyle diyor, seni düdüklüyor. bu böyle kartopu gibi büyüyor, yayılıyor.

işini iyi düzgün yapan birini bulman imkansız, bence bu beklentiyle kendini yorma. herkes en kestirmesinden işini halledip gitmeye bakıyor, maalesef.
0
evde liyakat kalmamis
(17.10.16)
Evimize tadilat yaptırırken çok çekmiştik ustalardan. İşleri yarım bırakıp gidiyorlardı hep. Misal adam başka büyük bir inşaatta günlük iş buluyor, senin işini yarım bırakıp gidiyor. Diğer taraf bitince, artık 1 hafta, 10 gün sonra tekrar geliyor.
Her adımda başka sorun çıkar, bir de iş bitince başta söylediklerinden daha fazla para koparmaya çalışırlar. İşini düzgün yapan dürüst biri bulmak çok zor, herkes çakallık peşinde.
Rezalet yani. Kolay gelsin, bunlar hep deneyim işe. Kimseye güven olmuyor.
0
peggy
(17.10.16)
@fraise

açıkçası gereksiz sinir yapıyorsunuz bence. kavga edecek durum yok, direk bunu eve gelip kuracaksınız diyip telefon açıyorsunuz gelecekler, saatleri de onlar uyduracak siz değil. çözüm çok basit aslında.

3 hafta önce teslim edilmesi gereken ürün teslim edilmediyse o şirket boktandır, ben hayatta kabul etmem, 1 gün geçsin ararım, iptal ediyorum derim noterden yollarım gereken belgeyide, niye yapayım ki. ek olarak orada burada olan şirketten alış veriş yapmam ikeadır alacağım yer zaten bunlardan dolayı. hangi şirketti bu mobilyacı?

tesisatçılar için başkasını çağıracaksınız, hangisi önce gelirse.

sinir yapılcak bir durum yok, müşterinin peşinden koşsunlar, siz niye koşuyorsunuz anlamadım.
0
kurnaz
(17.10.16)
Ben eve usta sokmuyorum. Boya falan ne iş varsa kendim yapıyorum. Biraz yorucu oluyor ama başım ağrımıyor.
Mobilya gibi işlerde zamanında teslim eden firmaları seçiyorum, mümkünse ikeadan alıp eve kendim taşıyorum. Temizlikçi bizim eve giremez mesela.

Maalesef memleket esnafı böyle. Mümkün mertebe uzak durmaya çalış. Sayelerinde her işi yapmayı öğrendim zaman içinde.
0
babilbaligi
(17.10.16)
bu arada emlakçı mesela, ben 1 sene olmadı eve taşınalı, ev bakarken ana avrat düz gidilecek avusturyalı bir emlakçıyla muhatap oldum. randevumuz var iken, randevuya gidince "ben verdim o evi yeaa" tarzında cevap verdi.

bende internette bu adamın anlaşmalı olduğu emlak şirketlerini buldum, tek tek o şirketlerin sahipleriyle görüştüm. kimisi klosterneuburgda kimisi 1. viyanadaydı.

neyse bir bir saydım bu adamlara çalışanlarının yaptıklarını. sinirlendim ama emlakçılar böyle. öyle kolay kolay birinin yüzüne yalancı diyemezsiniz, ben deme şansı elde ettim, sokak ortasında adamın da ağzına sıçtım. mutlu bir insan oldum ardından mesela.
0
kurnaz
(17.10.16)
konunun özeti : ücretini iş tamamlandiktan sonra verin canla başla çalişirlar o zaman. iş para da bitiyor. benzerlerini ben de az çok biliyorum.
0
1adam
(17.10.16)
ustalarla tavsiye üzerine çalışılır. bir tanıdık kendi evini yaptırmıştır ve bu yüzden size tavsiye eder.

rastgele birilerini çağırırsanız böyle şeyler olabilir.
ayrıca balkonu yarım boyamışlarsa paralarını eksik verin, evi yarım temizleyen kadına da öyle, hepsine de öyle.

bizim çevre referansla iş yaptırdığı için böyle sorunlar pek yaşanmıyor.
0
kupigometa
(17.10.16)
heh işte welcome to real world bende senin bulunduğun noktadan sonra reel anlamda değiştim. İş yapan insanlara karşı soğumaya başladım.

Hani bi söz var bizim akıllı insana değil dürüst insana ihtiyacımız var diye aynen öyle hepsi 40 takla atıyor çakallıkların ardı arkası kesilmez sonra daha seni tanımaz.

İşte insanlar güven satmaya başlıyor bu noktadan sonra düzen bunun üzerine kurulmaya başladı.
0
basond
(17.10.16)
Bizde yalan binse elde birdir.
0
burya
(17.10.16)
aslında dürüst olsalar hayat onlara daha kolay geçecek. mutlaka her konu için bir senaryo üretirler, her dalavereyi kılıfına uydurmaya çalışırlar. öyle çoklar ki Allahım. buna da ticaret ahlakı derler. yukarda dedikleri gibi sen de parayı hemen verme.
0
for day to break
(18.10.16)
Yalansız iş halletmek beceri ve zeka gerektiriyor, biz de biraz tırtız da ondan.
0
arnold schwarzeneger
(18.10.16)
mayamız bozuk bence ondan.

iş yaptırmak için 3 kuruş fazla verip şirketlerle çalışın ve sözleşme imzalayın.
0
gonulcelen87
(18.10.16)
çünkü genel olarak ahlaksızız.
sadece iş hayatında değil.
din (şekilcilik) çok, ahlak yok.
0
supermatik
(18.10.16)
Yalanlar içinde büyüyoruz. Yalan söylemezsek kaybedeceğimizi düşünüyoruz. Özsaygı kavramından haberimiz bile yok.
Bireysel nedenlerin bir kısmısı bunlar.

Standartlaşmamış, kontrolsüz, vurguncu bi ticaret yapımız var. Ve fakir bi ülkeyiz. Bunlar da ekonomi ayağındaki nedenlerin bazıları.

Esnafın yaptığı işten kazancı tatminkar olsa, işi geciktirdiğinde veya tamamlamadığında işlevsel kontrol birimi olsa bu tür şeyleri çok fazla yaşamayız.
Bu nedenle büyük firmalara yönelmeye çalışıyoruz. Kazanması adının devamına bağlı, adını kirletmek istemez diyoruz. Satandart işleyişi var, kafasına göre takılmaz diyoruz.

Lisanslı çalışma şartı olmalı ve lisans iptal edilebilir olmalı. Her alanda ama. Finlandiyanın eğitim sistemi dillere destan oldu, büyük başarılar elde ediyorlar. Öğretmenlerini her sene kontrol eden ve geliştirme programları olan bir sistemleri var. Biz yerlerde sürünüyoruz. Oysa zaten iyi eğitemediğimiz öğretmenleri geliştirmeyi bırak kontrol etsek bile fark yaratabiliriz. Akıl sağlığı, ruhsal dengesi bozuk epeyce öğretmen biliyorum ben şahsen.
(Finlandiya değişim sürecine girdiğinde her yönden bizden berbat durumdaydı, ilgilenen Beyaz Zambaklar kitabından başlayabilir.)
Prof Dr Füsun Yarış'ı kanser sürecinde yaşadıkları, yaşadıklarına karşı tutumuyla tanımıştık. Başına gelenler sağlık sektörü ve çalışanları adına utanç vericiydi. Bizim için de korkutucu. Büyük olasılık biz de benzerlerini yaşıyoruz ama onun gibi farkında olamıyoruz.
Doktoruna (aynı zamanda arkadaşı) bir ilaca alerjisi olduğunu söylüyor, söylemenin yeterli olmayacağını düşünüp (yapıyı biliyor çünkü) kırmızı kalemle bir kağıda yazıp baş ucuna asıyor ve ameliyata girmeden önce o ilacın işlem kağıdında yazılı olduğunu görüp buna benim alerjim var deyip ilacı değiştirtiyor. Fark etmese ameliyat olamadan ölecek kadın.
O doktor, hemşire vs hepsi hâlâ görev başındadır muhtemelen.

Düzgün iş yapan insan da var, yapmayan da. İpleri elinden bırakmıycaksın. Her aşamada kontrol sende olacak. Ticarette en güzel kontrol aracı para ( Ve tabii bilgi. Bilgi her alnada tartışmasız kontrol aracı) Parayı iş bitimine ödiycen. Büyük çaplı işlerde bile avans verme taraftarı değilim. Malzeme alacak parası yoksa o işi yapmasın. İş ilerledikçe hakediş tarzı ödemeler yapılır.

Adam mobilyanı getirmedi mi, sipariş iptal diyeceksin. Televizyonu kapının önüne mi bıraktı, almadım diyeceksin.
Yalnız bu hakkaten ilginç olmuş, biri alıp gitse ne olacaktı acaba, verdik biz size mi diyeceklerdi. Bir tane daha getirsinler, akıllanırlar belki. İkinci geldiğinde birinciyi verirsin.
Tesisatçı bir saate geliyorum dedi, gelmedi başkasını çağır. Ona da söyleme, bırak gelsin geri dönsün.

Niye yaşamak zorundayım ki bunları diyorsun, çok haklısın ama olanı geri alamayız bari olacak olana engel olmaya çalışalım.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.10.16)
hayat aklini konusacak bir filozof uret yazınca aklıma düştü, geçenlerde doktor antibiyotik yazmasın diye daha önce kullandım dedim. aslında kendimi yalansız görmeme rağmen ne kadar abuk ve ciddi bir konu hakkında yalan söylemiş olduğumu farkettim ama bu doktora olan güvensizliğim yüzünden olan bi şey. denildiği gibi yalan toplumumuzun ruhuna işlemiş. sahtekarlıkla dürüstlüğü ayırt etmemiz güçleşmiş. yazık bize.

bunda medyanın da etkisi var. sağlığımız gibi çok önemli bir konu hakkında kimse net bilgiler vermiyor. herkes herkesi şarlatanlıkla suçluyor.
0
for day to break
(18.10.16)
almanlar düşünüldüğünde nasıl herkesin aklına dakik, çalışkan olmaları geliyorsa türkler de böyle. içinde doğduğu toplumsal ahlak bireye yerleşiyor bence.
0
sayns
(18.10.16)
(18)

Duşakabin mi Küvet mi ?

jamalbsf
Herkes niye küvet kullanışsız olur diyo ? Sorun su sıçraması vs ise onda da camlı, kapılı sistemler var. Sizce hangisi ?
Herkes niye küvet kullanışsız olur diyo ? Sorun su sıçraması vs ise onda da camlı, kapılı sistemler var. Sizce hangisi ?
0
jamalbsf
(17.10.16)
cevap basit: küvete su dolabilir, duşakabine dolmaz :)
0
probiyotik
(17.10.16)
kimin temizleyecegine bagli. dusakabin gercekten pratik. kuvet keyif yaparsan guzel yoksa bir anlami yok.
0
kassiopeia
(17.10.16)
mesele kullanışsız olması değil kullanmıyor oluşumuz galiba. ee biraz da moda.

küvet iyidir yine de.
0
kljgslsdkjsd
(17.10.16)
ikisini de tecrübe ettim..Duşakabin.
0
qazaqwsx
(17.10.16)
ikisini de tecrübe ettim duşakabin
küvet doldurup içine yatarsan baya rahat bişey ama 40 yılda bir yapıyodum ben o yüzden çok yer kaplayıp az kullanıyodum.
Duşakabin daha az yer kaplayıp daha kullanışlı.
temizlik olayı da ayrı tabi.
0
basond
(17.10.16)
ikisininde avantajları var ama bence küvet. eğer banyo genişse ikisininde olabileceği çok güzel tasarımlar var gerçi.
0
theworldismine
(17.10.16)
duşakabin altına ister küvet, ister düz tekne koyarsınız. bu durumda küvetli duşakabin diyorum.
0
evde liyakat kalmamis
(17.10.16)
Ben küveti daha çok severdim banyo keyfi vs. hep böyle çekici gelmiştir. Ama küvetli evde kalırken olmuyor öyle, kimsenin neyse kendim için konuşayım öyle küvet keyfi yapacak vaktim yok yani. Toplasan 3 kere uygulamışımdır bu fantazimi.
Sonrası hep apar topar duş almayla geçtiği için duşakabin daha rahat diyorum.
Vaktin varsa ve çok iyi bir duş başlığın varsa o banyo da gayet keyifli geçebiliyor.

Ama mümkünse ikisi bir arada daha iyi olur tabii :)
0
mutekebbir
(17.10.16)
walk-in küvet ya da mermer/seramikle meyil verilmiş lineer süzgeçli duş alanı

hatta yine mermer/seramik karkasından konsol çıkan oturma alanı


küvet olacaksa da hidrobox bathtub ama bunun için banyonun doğal ışık alması şart

www.archiexpo.com
0
sameidiot
(17.10.16)
Kuvet

Kuvette dus da alabilirsin kimse engellemiyor seni

Dusakabin, ayak eklem rahatsizliklari olanlar icin uygun
0
la noix
(17.10.16)
küvet kullanılıyorsa tercih sebebi ama onun haricinde artık dev gibi duşakabinler var içinde durması ve kullanması daha rahat. küçük olanlar işkence ama :(
0
freya
(17.10.16)
Mesela dizimdeki sakatliktan oturu kuvet benim icin iskence haline donusuyor. O yuzden ben her zaman dusakabinciyim. Ama iki kisi rahat sigmali kippsss
0
kuehles blondes
(17.10.16)
Geniş duşakabin. Küveti küçüklüğümden beri sevmem.
0
fraise
(17.10.16)
küvet
0
yue
(17.10.16)
Öncelikle duşakabin küvetten küçüktür diye birşey yok, banyonun durumuna göre daha geniş veya küvet gibi uzunlamasına yaptırabilirsiniz. İkinci konu küvetin aşağı yukarı şekli bellidir her yere verimli şekilde uymayabilir ama duşakabini girintili çıkıntılı bir köşe ya da duvar arasına uydurabilirsiniz. Üçüncü ve asıl bence önemlisi, ortalama bir küvetin kavisli yapısı yüzünden enlemesine düz kısmı çok dardır ve bu yüzden ayakta durmak sıkıntılıdır. Duşakabinde geniş bir düz zemin vardır. Ayakta duş alınacaksa duşakabin her durumda daha iyidir, oturulacaksa en veya en+boy daha geniş bir duşakabin gene daha iyidir, yüzülecekse :) küvet alınmalı tabi.
0
mikro patlama
(17.10.16)
küvetin içine gir çık sorun, ayağın kayıyor vs, duşakabin düz ayak. küvetin içinde ayakta yıkanmak çok mantıksız geliyor bana.
0
peggy
(17.10.16)
Herkes duşakabin demiş de küvette kimse suyu dolduracaksınız diye zorlamıyor ki, nasıl duş alıyorsanız küvette de aynısını yaparsınız. Ama küvetin keyfini duşakabinde alamazsınız.

Benimki 90cm genişliğinde jakuzili küvet. İki sabit, tek parça hareketli cam kabini var, su sıçraması filan olmuyor. Günlük olarak normal duşumu alıyorum. Haftada birde küveti doldurup, su jetlerini açıp masaj sistemi ile banyo köpüğü ile köpürterek ile keyif yapıyorum :) O sırada telefondan da müzik açıyorum. Çıktığımda inanılmaz hafiflemiş hissediyorum. Böyle bir keyfi duş teknesi ile yapamazsın.
0
neyehbe
(17.10.16)
küvet kullanışsız diyenlerdenim, nedenini açıklayayım:

-banyoyu her kullanmak istediğinde engelli atlama yapmak zor oluyor,
-ufak bi denge kaybında ıslak zemin olduğu için kayma riski oluyor.
-küvet temizliği duşakabin temizliğinden çok daha zahmetli.
-bi ayak yıkayacaksın küvete girip yıkamak işkence gibi.
-kovaya su alacaksın, fizik problemi çözer gibi kovanın eğimini, suyun kovaya doldukça artan ağırlığını vs hesaplaman gerekiyor. kovayı sür çeşmeyi aç, kova dolsun yapamıyorsun. çünkü bataryanın uzunluğu küvetin eninden çok az uzun oluyor.
-ve o kova haftanın en az bir günü doluyor merdiven temizliği için. küvetten kovayı çıkarma işi riskli iş. diz çarpmaları, disk kaymaları... türlü çeşit arıza..
-küveti doldurup banyo alacaksan önce küveti bi güzel temizlemen, hijyen hale getirmen gerekiyor.
- küvete su doldurmak için bekliyorsun, suyun ısısını ayarlıyorsun, köpükler filan seronomi tamam, girdin, 5-10 dakika keyif, hadii su soğumaya başlıyor.
- her şeye göğüs gerdin, ayarladın ettin, küvet keyfini yaptın, pammuk oldun çıktın, ardından küveti bulduğun hale getirmen lazım. suyu boşalt, temizle.. yine terledin. yıkanmak yabana gitti.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.10.16)
(4)

izmir' de deprem

yuvarlanantencereninkapagi
hissettiniz mi?ben baya derin uyuyormusum. sanırım biraz korkutucu bir depremmis, öyle miydi?
hissettiniz mi?

ben baya derin uyuyormusum. sanırım biraz korkutucu bir depremmis, öyle miydi?
0
yuvarlanantencereninkapagi
(17.10.16)
Sabaha karşı 4.30'da oldu. gözlerimi açtım, eşim deprem oluyor dedi. Bizim gardırop sallandı. Hemen baktım Yunanistan sabahtan beri sallanıyormuş. Geçmiş olsun.
0
teknikekip
(17.10.16)
Hissettik. Şiddeti çok fazla değildi de süresi uzundu.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.10.16)
sivrisineklerle kavga etmekten deprem falan hiç hissetmedim..
0
redeath
(17.10.16)
Güncelleme: Deprem Kuşadası'nda olmuş
0
teknikekip
(17.10.16)
(7)

aşırı üşengeçlik ve kolay yorulma

kanzuk seni yiyeceğim arslanım
Yediğim yemekten tutun izlediğim dizi filme kadar yatağımın üzerinde uzanarak laptop karşısında yapıyorum. Bu sürekli uzanma olayı yıllardır sürüyor doğru dürüst oturmayı unuttum. Ama düz bi şekil uzun süre oturmam gereken zamanlarda ise(sınıf, ders vs) kısa sürede belim ağrımaya başlıyor ve çok çab
Yediğim yemekten tutun izlediğim dizi filme kadar yatağımın üzerinde uzanarak laptop karşısında yapıyorum. Bu sürekli uzanma olayı yıllardır sürüyor doğru dürüst oturmayı unuttum. Ama düz bi şekil uzun süre oturmam gereken zamanlarda ise(sınıf, ders vs) kısa sürede belim ağrımaya başlıyor ve çok çabuk yoruluyorum. bir de git gide daha fazla üşengeçleşmeye başladım. sizce bu üşengeçliğin ve kolay yorulmanın sebebi sürekli uzanıyor olmak mı? sürekli kendimi bi işimi yaparken normal insan gibi oturmaya zorlasam sorunum çözülür mü?

ek: bir de duruş bozukluğu oluştu. bildiğin boynum vücuduma göre önde durmaya başladı. bu çözülebilir bi sorun mu?
0
kanzuk seni yiyeceğim arslanım
(17.10.16)
askere git.
0
nedendir bilinmez
(17.10.16)
evet.
evet.

ek'e cevap; bilmiyorum. çözülebilir olsa gerek.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.10.16)
aynen. çare askerlik.
0
kemence
(17.10.16)
muhtemelen evet, vücudunu alıştırmışsın çünkü.
çözülür, vitamin takviyesi alabilirsin bunun yanında.
spor bu sorunu çözüyor kısa sürede. sırt ve boyun kasların hareketsizlikten zayıflamış, muhtemelen ondandır.
0
jonestown
(17.10.16)
çözüm basit.

spor, spor, spor.
0
kurnaz
(17.10.16)
Başınız önde durmasına forward head posture(baş önde postür) deniyor. Doktora ya da fizik tedavi bölümüne giderseniz egzersiz verirler. İnternette bununla alakalı video ve yazılar var.
Hemen spora başlayın, boyun ve sırt kaslarınızı güçlendirmeniz gerekiyor.
0
tahin pekmez yoğurt
(17.10.16)
spor +1
0
yue
(17.10.16)
(1)

izmir'de part-time iş?

bir fincan kahve ile film izlemek
öğrenciyim, part-time iş bakınıyorum. haftada dört günüm tamamen boş. pazartesiden çarşambaya da en fazla 3'e kadar dersim var.var mı gözünüze çarpan bir ilan, iş yeri?epey yeri arşınladım, cv bıraktım ama dönüş yok henüz. giyim mağazalarından tut, ikea'dır, starbucks vs. birçok yere başvurdum. pek
öğrenciyim, part-time iş bakınıyorum. haftada dört günüm tamamen boş. pazartesiden çarşambaya da en fazla 3'e kadar dersim var.

var mı gözünüze çarpan bir ilan, iş yeri?

epey yeri arşınladım, cv bıraktım ama dönüş yok henüz. giyim mağazalarından tut, ikea'dır, starbucks vs. birçok yere başvurdum.

pek iş seçecek değilim ama eğer varsa bildiğiniz özellikle kitapçı, nezih kafe falan daha iyi olur.
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(16.10.16)
Yeni Asır gazetesine de bak. İzmir için işlevseldir.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.10.16)
(15)

yaptiginiz en derin stalk neydi?

fakyoras
soru baslikta. ben google'da arattim en fazla.insanlar hedeflerindeki kisilerin check-inlerini analiz edip ona gore mekanlarda takiliyormus. sizin stalkta inebildiginiz en derin nokta neresiydi?
soru baslikta.

ben google'da arattim en fazla.

insanlar hedeflerindeki kisilerin check-inlerini analiz edip ona gore mekanlarda takiliyormus.

sizin stalkta inebildiginiz en derin nokta neresiydi?
0
fakyoras
(16.10.16)
evine gidip babasıyla ve kardeşiyle tanıştım.
0
ron dennis
(16.10.16)
arkadaşa rica edip facebook fotoğraflarını indirtip baktım. ben ekli değildim arkadaşın listesinde vardı.
0
killerbee
(16.10.16)
Ankara üniversitesinde okuyordu, okuduğu okuldan çocuk bulup sınıfına çiçek ve çikolata göndermeyi denedim. Bu olaydan sonra amerikaya gitti. Ama ben olayla ilgili olduğunu düşünmek istemiyorum.
0
mete kudur
(16.10.16)
Valla bana isim + ufak bir ek bilgi daha verin size dünyayı esir alayım.

Stalkingde sınır tanımam. En son eski sevgilimin yeni sevgilisini buldum mesela. Ama sıfır bilgi ile. Yani ciddi anlamda sıfır bilgi, isim bile yokken. Bu işe yatkınlığım var benim ya, böyle sezgisel bir şekilde. Dedektiflik bürosu mu açsam?
0
buff
(16.10.16)
Tam olarak stalk degil de birilerini bulma amaçlı:

Kendim icin,1. Sinifin başında sadece bir kez amfide gordugum adini falan bilmedigim, kimseyle iletisimi olmayan birini 400 kisilik bölümün isim listesini bulup butun erkekleri tek tek facebookta arayarak bulmustum.

Yakin bir arkadasim icin de tek bir fotografindan birinin adini bulmustum. O fotografin bir gruba ait eylemlerden biri oldugunu tahmin edip o gruplara katilmis olan kisilere yine fbook uzerinden tek tek bakarak bulmustum. Onun icin cok onemliydi.

Bir de birkac kişinin ekşi hesabini bulmuslugum vardir çok alakasiz yollardan. Evet ağır işsizdim o zamanlar. Ama kafaya koyarsam az bilgiyle bile iyi stalk yaparim.
0
aquarium
(16.10.16)
bunun için program kullanmaktı.
0
yüzyıllık yalnızlık
(16.10.16)
Karısıyla birlikte olmamı isteyen bir cuckold'un cep telefonu numarasından gerçek adını ve iş adresini bulmuştum ahahaha.

Adama bir şey demedim tutuşmasın diye. Bulduğum bilgileri de yok ettim.
0
yirmisantim
(16.10.16)
daha insta falan ortada yokken facebook fotosunda kızın taktığı gözlüğün yansımasından o zamanki denyo erkek arkaaşımın fotoyu çekerken yanda durduğunu görüp stalkta bir dünya markası olma yolunda ilk adımı atmıştım.
0
regina phalange
(16.10.16)
Okulda ofiste çalıştığım zamanlarda yasak olduğu halde sisteme girip her şeyine bakmıştım, telefon numarasını vs almıştım. Şimdi olsa yapmam, büyük densizlik.

Bu arada; I don't stalk, I investigate :)
0
pike
(16.10.16)
beşiktaşta sürekli karşılaştığım durmadan aynı otobüse bindiğim, haliyle ilgimi çekmeyi başaran çocuğu facebooktan bulmuştum. ne adını ne okulunu hiçbir şeyini bilmiyordum. bir arkadaşımın profilindeyken denk gelmiştim, fotoğraftan tanımıştım. yaptığım stalk bile tembel işiymiş.
0
ruhen hastayim ben
(16.10.16)
unlu bir ismin tc kimligini bulup evli olup olmadigini ogrenmistim ama ne bicim stalk yaptigimi bilemezsin.
0
jamiryo
(16.10.16)
Eski erkek arkadaşımın TC kimlik numarasından oy verdiği sandıktaki oy oranına bakmıştım. Ne düşünüyordum bilmiyorum eheh
0
stratejisizsiniz
(17.10.16)
büyükçe bi tadilata kalkışmıştık. adamla sözleşmeyi imzaladık, ödemenin yarısını peşin verdik. 4-5 yıllık mahalle esnafıydı, ters bişeyini duymamıştım. meğer adam kumara başlamış, bizim haberimiz yokmuş.
aletleri getirdi, malzeme gelmiyo bi türlü. şuyum hastalandı ustanın buyu öldü vs bahaneler, 1 ay geçti yıkımlar oldu, demir vs malzeme hââ yok. bu işi yapmayacak belli oldu. başka usta çağırıyorum, yarım işi devralmıyorlar. altleri varmış da olmazmış. kaldık öyle.
adamın karısı, çoluğu çocuğu, köydeki ana babası, takıldığı kahveler, akrabalarının dükkanları... ne var ne yok buldum. 1 haftamı almadı. Adam babasından korkarmış. Güzel bilgi :)
Bi bayram günü babayı aradım. Karadeniz civarında bi köy. Dedim "amıca senin oğlan bize bi iş yaptı, memnun kaldık. Bu taraflara gelmişken bi ziyaretinize gelip elinizi öpelim isteriz".
Aramalara çıkmayan, kahve telefonlarını bulup ulaştığım adam sabahın köründe damladı. gözler fal taşı olmuş "sen babamı mı aradıni nereden buldun?"

Tadilat bitti.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.10.16)
Eniştesine kadar bulmaktı.
0
mandalina kokusu
(17.10.16)
tahminlerle ev adresini bulup hediye yollamıştım kargoyla.
daha çok var ve zor işler değil ama okuyunca benimkiler neymiş dedim vallahi bravo herkese.
0
tiredpanda
(17.10.16)
(1)

migrostan aldığım lale

mobydick
dün migrostan linke çok benzeyen bir lale aldım linkteki tek lale kapasiteli. benim ki 3 lale açabilecek şekilde, topraklı saksıda. çok güzel :)bugun lalelerin ikisi açtı. beni de bir telaş aldı yapmam gereken ne var diye. sadece çok sıcak veya soğukta durmaması gerektiğini biliyorum.sulama fln olma
dün migrostan linke çok benzeyen bir lale aldım linkteki tek lale kapasiteli. benim ki 3 lale açabilecek şekilde, topraklı saksıda. çok güzel :)

bugun lalelerin ikisi açtı. beni de bir telaş aldı yapmam gereken ne var diye. sadece çok sıcak veya soğukta durmaması gerektiğini biliyorum.

sulama fln olmalı mı? ne önerirsiniz?

lalewww.sanalmarket.com.tr
0
mobydick
(16.10.16)
ayy ben de lale diktim bu gün. benimkiler anca baharda açar, özendim bak şimdi.
evet sulama olmalı. toprağı kurudukça su ver.
çiçek solup kuruyana kadar aralıklı su vermeye devam et. yapraklar da solunca istersen soğanı topraktan çıkarıp saklayabilir, seneye tekrar dikebilirsin veya istersen çıkarmayıp saksıda bırakabilirsin.
ben saksıda kalanları arada suluyorum . saksısıyla kaldırıp hiç sulamdıklarım da oluyor.
seneye dikim mevsimi gelince sulamaya başlarsın.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(16.10.16)
(2)

100 puanlik uzmanlik sorusu

ne istedigini bilmeden aglayan cocuk
Turkiye'de su an faaliyette olan en eski liman hangisidir?
Turkiye'de su an faaliyette olan en eski liman hangisidir?
0
ne istedigini bilmeden aglayan cocuk
(15.10.16)
Ege'de olmalı. Foça olabilir sanki.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(15.10.16)
bandirma ya da haydarpasa?
0
kassiopeia
(15.10.16)
(7)

olamayacak kadar iyi fiyata olamayacak kadar kiralık ev gördüm, ne olur?

herbivor
merhaba,şimdi şöyle, bakınırken evlere, konumundaki evlere göre aşırı ucuz bir ev gördüm, ama aşırı aşırı. ev konumundaki evlere göre çok daha bakımlı duruyor. üstüne üstlük zaten fiyatı bayaa bi uygun olmasına rağmen bi de eşyalı. eşyalar da öyle dökülüyor falan değil, bugün çarşıya çıksam 0 eşya a
merhaba,

şimdi şöyle, bakınırken evlere, konumundaki evlere göre aşırı ucuz bir ev gördüm, ama aşırı aşırı. ev konumundaki evlere göre çok daha bakımlı duruyor. üstüne üstlük zaten fiyatı bayaa bi uygun olmasına rağmen bi de eşyalı. eşyalar da öyle dökülüyor falan değil, bugün çarşıya çıksam 0 eşya alsam o görünümde olur eşyalar. baya yeni yani.

'too good to be true' geldi olay, yani bence böyle bi şeyin içinde bir bit yeniği olmadan olması mümkün değil. sizce ne gibi bi şeyler olabilir?

-ev günlük kiralık falan olsa 'kamera' falan diye şüphelenenler oluyor da ev normal aylık kiralık. bi bok varsa görürsün diye düşünüyorum.
-komşular kötüdür falan desen, ne kadar kötü olabilir üstten duvarı delip küfür mü edecekler? en fazla biraz indirir fiyatı, hatta indirmeyebilir de taşınana kadar bilmiyorsun sonuçta, bu baya inik.
-çatısı akıyor desem ev orta katta.
-ısınamıyordur yalıtımı aşırı aşırısı kötü desem merkezi sistem ve çok cüzi bir merkezi sistem aidatı var. yani kira + merkezi sistem toplasan anca o konumdaki iğrenç bir evin fiyatı ediyor.

ne var lan bu işte? (reklam yapıyor gibi oldum ama yapmıyorum, şuan oturduğum evden çıkıp taşınasım var.)
0
herbivor
(15.10.16)
gkn
(15.10.16)
o dediğiniz olabilir. peki hakkaten adam oturup sözleşme imzalamaya kalkcak olsa ne çıkabilir?
0
🌸herbivor
(15.10.16)
Sözleşme aşamasına kadar geleceğini sanmıyorum. Dolandırıcıların buradaki yöntemi çok basit. Evi sana gezdirebilir bile. Sen evi görüp iyice ikna olduktan sonra, başka birinin daha evi almak istediğini ve şu an acil olarak kiralaması gerektiğini çünkü haftasonuna kadar yurtdışına çıkması gerektiğini vs. vs. yalanları sıralar.

Bunu da Perşembe akşam üzeri ya da Cuma günü yapar. Evi kaçırmak istemeyen potansiyel aday da kapora/depozito göndereyim kalan işleri mail/telefon yoluylada hallederiz vs der ise...

Hayırlı olsun dolandırıldınız.

Bi daha adama ulaşamazsınız.
0
gkn
(15.10.16)
İlk ihtimal dolandırıcı.
İkinci ihtimal çekilmez komşu.
Üçüncü ve çok çok düşük ihtimal, kiralayan evin rayicini bilmiyor veya paraya ihtiyacı yok.

Üçünü de gördüm.
İlkini evi tutmadan anladım karakola bldirdim.
İkinci ev alırken oldukça düşük fiyat verince şüphelenip konu komşuya esnafa sordum, alt katta edepsiz biri oturuyormuş ve mülk sahibiymiş. Bütün mahalleyi bıktırmış.
Üçüncü durumdan biri memleket dışında olduğu için rayiçleri bilmiyordu. Diğeri de ihtiyacı olmadığı için evleri dükkanı ucuz fiyata veren birini tanımıştım. Hayır gibi yapıyordu.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(15.10.16)
Emlakcilar bi de evin sahibi bilmeden kiraliyolar evi bazen. KAPicidan falan anahtar alip
0
la noix
(15.10.16)
Dolandırıcıdır ya da fotoğraflarından oldukça farklıdır. Kendin gidip görmeden bu kadar heveslenme, hüsrana ugruyorsun sonra. Çok yaşandı, denendi :)
0
piremses
(16.10.16)
yukarıda söylenenlerin dışında, bir de vakıf evi olma ihtimali var.
kiraları düşük oluyor.
0
blatta hiberna
(16.10.16)
(3)

Odadaki rutubeti gidermek için ne yapmalı? Kömür koysak?

ya ben lan neyse
yurtta küçük bir odada tek başıma kalıyorum. kuzeye bakan bir oda. hiçbir saatte güneş ışığı almıyor. banyo ve tuvalet de oda içinde küçük bir odada.kışın astım azıyor bende. odaya kömür koysam, tuz koysam vs... faydası olur mu? odayı günlük olarak havalandırmanın dışında bir tavsiyeniz olur mu?edit
yurtta küçük bir odada tek başıma kalıyorum. kuzeye bakan bir oda. hiçbir saatte güneş ışığı almıyor. banyo ve tuvalet de oda içinde küçük bir odada.

kışın astım azıyor bende. odaya kömür koysam, tuz koysam vs... faydası olur mu? odayı günlük olarak havalandırmanın dışında bir tavsiyeniz olur mu?

edit: çaktırmadan küçük boy elektrikli ısıtıcı da sokacağım içeri.
0
ya ben lan neyse
(15.10.16)
nem alma cihazları oluyor, 300-500tl bütçe ayırman lazım yalnız.
0
kimlanbu
(15.10.16)
leonardit çok iyi su tutucu bi madde. doğal bi malzemedir organik ve doğal tarımda kullanılıyor.
leonarditi tarım malzemesi satan bazı yerlerden bulabilirsin. bulamazsan çoğu kedi kumunda leonardit var, paketin içeriği kısmında yazar. bi köşede kedi kumu bulundurabilirsin. bez bi kılıfa (kullanmadığın yastık kılıfı, tişört vb olur) koyup asabilirsin. sepet, derince tabak gibi bişeyin içine koyabilirsin...
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(15.10.16)
Kaya tuzu koy odaya.
0
komando kani var bende
(15.10.16)
(3)

geçmişten günümüze film/tv izleme alışkanlığı nasıl değişti?

anti-kahraman
önceden sinemaya falan giderdik şimdi oturup evimizde bi film takıyoruz izliyoruz falan. nedir başka değişen/değişecek şeyler?
önceden sinemaya falan giderdik şimdi oturup evimizde bi film takıyoruz izliyoruz falan. nedir başka değişen/değişecek şeyler?
0
anti-kahraman
(15.10.16)
80'lerde çocuk olanlardanım. Bazı evlerde vhs vardı, filmlerde çok çeşitli değildi. Aynı filmi 1500 kere izlerdik. Hala siyah beyaz tv'lere rastlanabiliyordu. Ekranlar küçüktü

ilk gittiğim film jurassic park'tı (1993), çok etkilenmiştim. 90'larda sinema sosyal aktiviteydi benim için. TV ekranları hala küçüktü. Evlerde 50 küsur ekran tv'ler standarttı.

90'ların sonunda internet film indirmeye hala müsait değildi, en kral bağlantı bile 256k kablonet kullanıcılarıydı. VCD'nin tavan yaptığı seneler.

Daha sonra internet hızları yavaş yavaş artmaya başladı, dial up bağlantılar yerini adsl'e bıraktı.

DVD'nin yaygınlaşmasından kısa süre sonra divx akımı başladı. İnternet hızları hala bireysel olarak film indirmek için yavaştı, mantar gibi dvd-vcd-divx satan yerler türedi.

İnternet hızları arttıka artık filmleri kendimiz de divx olarak indirebiliyorduk, her film için sinemaya gitmiyorduk.

Bu arada filmlerle birlikte depolama kapasitesi ihtiyacımız da arttığından ve kapasiteler hızla arttığından dvd-vcd koleksiyonları yerini harddisk arşivcilerine bıraktı.

Sonra LCD, plazma'lar yaygınlaşınca bluray'de işin içine girince evde daha kaliteli film izleyebilir olduk. sinema fiyatları iyice fahiş hale geldi.

Sonra 3d çıkınca tv ekran boyutları artıp fiyatları düşünce, internet hızları iyice artınca artık sinemada sadece star wars lotr gibi büyük yapımları izlemek için gider oldum.

Filmleri online bile izleyebiliyorduk. Şimdi de iptv, netflix gibi bir sonraki nesil yaygınlaştı.

Bundan sonrası internet üzerinden içerik satışı olarak bir süre gidecek gibi görünüyor.
0
kimlanbu
(15.10.16)
Biraz kişisel cevap olacak ama önceden film kötü bile olsa başladıysam sonuna kadar izlerdim ama eğer kötüyse artık 35-40 dakikadan fazla tahammül edemiyorum.
0
new day new life
(15.10.16)
70' lerde yazlık sinemalar yaşamın bir parçası gibiydi. çoluk çocuk gidilirdi. Film arasında kasa içinde sade gazooz vb. satılırdı. Gazoz açacağını şişelere sürterek koltukların arasında dolaşırlardı. Sinamaların önünde çiğdem çekirdek satıcıları olurdu.
Sinemaya yakn oturanlar balkonlarından film izlerlerdi.
Ezan başlayınca salonda büyük bi uğultu olurdu. Çünkü herkes sandalyesinden kalkar yeniden otururdu:) Film oynamaya devam ederdi ezanda filmi durdurmazlardı.
Kışlık sinemalar da vardı ama aileler niyeyse kışlık sinemalara pek gitmezdi. Daha çok sevgililer veya gençler giderdi sanıyorum.
Kışın kasabalarda ve daha küçük illerde hafta sonları kadınlar matinesi olurdu. O matinelere anneler olmadan çocuklar da gidebilirdi arkadaşlarıylan.
Hababam sınıfını yazmazsam olmaz çünkü benim ve çoğu nesildaşım için çok özel bi yeri var. Hababam çekildiği yillarda ben de parasız yatılı okuyordum. Okulda pazar günleri sinema programımız olurdu. formalarla öğretmen eşliğinde adımızı önceden yazdırma usulüyle sinemaya giderdik. Salonda sadece iki okul olurdu. Öğretmen okulu ve sağlık meslekçiler. Hepimiz kız yatılıyız, gündüzlüler gelemezdi.
Filmi izlerdik, okula gelince şenlik başlardı. Bekçi amcayı kandırmaklar, uyuyanlara türlü şaklabanlıklar yapmaklar, of of neler neler. O güzel zamanlar için seride emeği geçen herkese şükran duyuyorum.

70ler ortası gibi televizyonlar evlere girmeye başlamıştı. Ankara için 68-69 du yanılmıyorsam. İlk kez o yıllarda Ankara seyahatimizde izlemiştim. Tuna Huş haber sunuyordu rahmetlik.
TV alabilenler pek azdı. konu komşu tv olan eve dizi izlemeye giderdi. Uzay Yolu, Görevimiz Tehlike, Kaçak, Kaynanalar, Tatlı Cadı...
Bir süre sonra hangi eve hangi gece gidileceği kararlaştırılmaya başlandı. her ev her gece meşgul edilmese iyi olacaktı, öyle ya insanların dinlenme, kendi kendilerine kalma ihtiyaçları var deniyordu.
Ankara'da evine misafir olduğumuz aile çalışıyordu. Ertesi gün kalkıp işe gidecekler bir oda dolusu misafir var. Her gece konu komşu oturmaya geliyor. Bakmışlar olacak gibi değil hafta içi yatma saatleri gelince ev sahipleri yatıyorlardı, misafirler kapanışa kalıyordu.
Ne hoş günlermiş, ne güzel ilişkilermiş şimdi buradan bakınca :)
İlk tv yayınları yanlış hatırlamıyorsam 20-24 arası oluyordu. Kapanışta bayrak göndere çekilirken istiklal marşı olurdu.

Bizim tv aldığımız gün Muhammed Ali'nin ünvan maçı vardı. Maç saati sabaha yakındı biz çocuklar annemden izini koparıp maçı beklemiştik. Maç bittiğinde ben çoktan uyumuştum :)

80'lerde şehirlerde yazlık sinema olayı giderek azaldı. salonlar kapatıldı yerine apartmanlar dikildi.
Benim için kışlık sinemalar gündeme gelmeye başladı :) Eşim evlenme teklifini böyle bir sinema çıkışı sonrası yapmıştı. Film: Jaws ^^ Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor, palmiyelerin altında yürüyoruz, bir şemsiyenin altındayız. Yağmur o kadar şiddetli ki, kuşlar dallara tutunmayıp yere düşüyorlar, biz kuşlara basmamak için neredeyse seke seke yürüyoruz^^

Aynı dönemde tv de hemen hemen her eve girmişti Pazar kahvaltılarında western izleme dönemiydi. Dallas (jeyar denirdi), Charlie'nin Melekleri, Bizimkiler, Küçük Ev, Kung Fu (Çekirge derdik), Kara Şimşek, Mork ve Mindy, Ali Kırca'lı çocuk programı Oyun Treni, Heidi...

Sonra 90'lar geldi. İlk özel yayınlar, renkli tv ler, yabancı diziler..
Yazlık sinemalar sadece yazlık bölgelerde vardı, şehirlerde hemen hiç kalmadı.

Gerisini biliyorsunuz:)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(15.10.16)
(2)

bu buzdolabi alinir mi?

idexo
http://www.ugur.com.tr/urun/ues-273-d2k-alinkteki buzdolabi alinir mi?servisi iyi mi?bir de markaya bakim derken gordum sahipleri feto'culuktan iceri alinmis sanirim. markayi etkiler mi?guvenilir mi? guvenilmez mi?bu boy bundan daha iyi fiyat performans buzdolabi oneriniz var mi?tesekkurler.
www.ugur.com.tr

linkteki buzdolabi alinir mi?
servisi iyi mi?

bir de markaya bakim derken gordum sahipleri feto'culuktan iceri alinmis sanirim. markayi etkiler mi?
guvenilir mi? guvenilmez mi?
bu boy bundan daha iyi fiyat performans buzdolabi oneriniz var mi?

tesekkurler.
0
idexo
(15.10.16)
uğur çok eski bir marka, yeşil sermaye var olmadan önce de vardı. sonradan almışlardır heralde.
(fetoculuktan içeri alınan bilindik marka sahibi epey çok duyduğum kadarıyla)

linkteki modelin iç hacmi 166 lt. çok bişe koyamazsın. kalabalıksanız iç hacmi geniş olanlara baksan daha iyi olur.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(15.10.16)
yeter ya 2 kisiyiz zaten. neredeyse tek basima kullaniyorum. minibar buzdolaplari kucuk gelir ama bunun boyu yeterince iyi. daha ziyade marka imaji ve dayaniklilik olarak merak ediyorum. tesekkurler.
0
🌸idexo
(15.10.16)
(4)

odayı toplarken youtube'den dinlemelik bir şey

nigeo
herhangi bir şey olabilir. 45 dakika civarı olursa iyi olur. daha kısa da olabilir.türkçe olması lazım. siyasetle ilgili de olabilir komedi de olabilir.arkada çalacak herhangi bir şey olur.ne dinleyeyim odayı toplarken?teşekkürler.edit: şarkıdan ziyade söyleşi vs arıyorum.
herhangi bir şey olabilir. 45 dakika civarı olursa iyi olur. daha kısa da olabilir.
türkçe olması lazım. siyasetle ilgili de olabilir komedi de olabilir.
arkada çalacak herhangi bir şey olur.

ne dinleyeyim odayı toplarken?
teşekkürler.

edit: şarkıdan ziyade söyleşi vs arıyorum.
0
nigeo
(15.10.16)
cmylmz playliste at dinle ya da barış özcan vs.
0
qobel
(15.10.16)
Merak ettiğin bir konuda yapılan bir konuşmayı dinle. Harika geçer vakit.
0
yaren
(15.10.16)
fragile lady
(15.10.16)
radyo tiyatrosu
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(15.10.16)
(8)

banyo yaptiktan sonra sac kestirmek?

mayeskuel
yarin sabah banyo yapip, yolda berbere ugrayip sacimi kesiyim diyorum. dusunce olarak bana tabu gibi geldigi icin size sorayim. cok mu sacma?
yarin sabah banyo yapip, yolda berbere ugrayip sacimi kesiyim diyorum. dusunce olarak bana tabu gibi geldigi icin size sorayim. cok mu sacma?
0
mayeskuel
(14.10.16)
Yoo banyo yaptırıp saç kestirmeye giderim hep. Gelince bi daha banyo yaparım
0
glamdr1ng
(14.10.16)
değil hocam, hatta daha iyi. yağlı saçlarla berbere gidince tam eşik kesilemiyor,düzeltilemiyor. yıkayıp gitmek daha iyi.
0
MtKrt
(14.10.16)
Zaten kesmeden once yikamiyorlar mi?
0
shadowcat
(14.10.16)
burda sorma amacim aslinda, kesim sonrasi kil, tuyun icime kacma yada usturanin rahatsiz etme ihtimali.
0
🌸mayeskuel
(14.10.16)
Bir daha yapamaz misin banyo? Ya ben sahiden soruyu anlamadim galiba. Su tasarrufu mu?
0
shadowcat
(14.10.16)
Değil tabi. Biz temiz insanlarız yakın münasebete gireceğimiz insana pis gozükmek istemeyiz.
0
eski sozluk
(14.10.16)
daha uygun hatta. bazıları yağlı diye kesmiyor.
0
nothing in my way
(14.10.16)
arkadaş "kesimden sonra banyo yapamıyacağım, dökülen eden kıllardan rahatsız olur muyum" diyor.

rahatsızlık kesime bağlı biraz da. uzun şaçın uçlarından alınacaksa rahatsız edecek bi durum olmaz. kısa kesim olacaksa başında kalan kıllar için kesim sonrası kuaförde yıkatırsın orası kolay.
vücuduna kaçanlar olmasın diye kuaföre " duş alamıcam ona göre kesin" diye rica edersin, keserken dikkat eder.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(14.10.16)
(4)

Lise düzeyi özgün proje fikri olan?

sb
Merhabalar arkadaşlar, kuzenim lise 1'de okuyor ve öğretmenleri bir proje yapmaları gerektiğini söylemiş. Kuzenim bana sordu ama aklıma hiç bir fikir gelmedi. Ben de size bir danışayım dedim. Şartlar:1)Projenin konusu herhangi bir dersten olabilir.2)Proje kesinlikle özgün olmalı, daha önce yapılmış
Merhabalar arkadaşlar, kuzenim lise 1'de okuyor ve öğretmenleri bir proje yapmaları gerektiğini söylemiş. Kuzenim bana sordu ama aklıma hiç bir fikir gelmedi. Ben de size bir danışayım dedim. Şartlar:
1)Projenin konusu herhangi bir dersten olabilir.
2)Proje kesinlikle özgün olmalı, daha önce yapılmış bir proje olmamalı.
Şimdiden teşekkürler.
0
sb
(13.10.16)
özgün bir şey olup olmadığını nereden tespit edecekler? benim aklıma bir şey gelmezse yabancı örnekleri tarardım internetten.
0
lazpalle
(13.10.16)
Onu ben de bilmiyorum sanırım onlar da internetten doğrulayacaklar. Okul başlayalı daha 1 ay olmadan çocuklar sadece ortaokul bilgisiyle mi proje hazırlayacaklar onu bile anlamadım açıkçası.
0
🌸sb
(13.10.16)
Ağırlıklı olarak yaratıcı düşünme ve öğrendikerini kullanabilme ölçümleniyordur sanıyorum. Önce ilgilendiği alanı belirlese sonra konu bulunsa daha iyi olur gibime geliyor.

meb'in proje bankası varmış, özgün olup olmadığınıa belki buradan bakıyorlardır.
basvurular.meb.gov.tr
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(13.10.16)
Böyle bir şey varmış demek, yüksek ihtimalle buradan bakıyorlardır o zaman. Ben de buradan bakıp ona göre proje bulayım öyleyse. Teşekkürler.
0
🌸sb
(13.10.16)
(14)

dakikada kaç kelime yazıyorsunuz?

nathanieltroy
http://10fastfingers.com/typing-test/turkishWords per minute (WPM) 92Keystrokes 496Correct words 78Wrong words 5sizde ne çıktı? hızlı mıyım, ortalama mıyım şimdi ben? değerlendiremedim :)
10fastfingers.com

Words per minute (WPM) 92
Keystrokes 496
Correct words 78
Wrong words 5

sizde ne çıktı? hızlı mıyım, ortalama mıyım şimdi ben? değerlendiremedim :)
0
nathanieltroy
(12.10.16)
Dakikada kelime sayısı (DKS) 51
Tuş Vuruşu 319
(257 | 62)
Doğru kelime 47
Yanlış kelime 12
Hızınız diğerlerine göre 69.15% daha iyi. (Böylece 2963. oldunuz. [9604 kişi içinde.] Son 24 saat)

chat dışında yazıyla işim olmuyo pek

zevkliymiş bi daha deniyeyim 5 dakka sonra

evet çabuk geliştirilebiliyormuş onu öğrendiğim iyi oldu

Dakikada kelime sayısı (DKS) 73
Tuş Vuruşu 385
(367 | 18)
Doğru kelime 63
Yanlış kelime 3
Hızınız diğerlerine göre 86.62% daha iyi. (Böylece 1285. oldunuz. [9601 kişi içinde.] Son 24 saat)

beş dakka sonra tekrar deneyeceğim, ilk 100 e girmem şart
0
killerbee
(12.10.16)
sultanbeyli hızlısıyım sanırsam

prntscr.com

Dakikada kelime sayısı (DKS) 115
Tuş Vuruşu 604
(575 | 29)
Doğru kelime 100
Yanlış kelime 4
Hızınız diğerlerine göre 98.56% daha iyi. (Böylece 138. oldunuz. [9601 kişi içinde.] Son 24 saat)
0
der meister
(12.10.16)
Dakikada kelime sayısı (DKS) 78
Tuş Vuruşu 401
(388 | 13)
Doğru kelime 63
Yanlış kelime 3
Hızınız diğerlerine göre 88.88% daha iyi. (Böylece 1068. oldunuz. [9601 kişi içinde.] Son 24 saat)
0
yuzır
(12.10.16)
Dakikada kelime sayısı (DKS)
61
Tuş Vuruşu
304
(304 | 0)
Doğru kelime
53
Yanlış kelime
0
Hızınız diğerlerine göre 77.56% daha iyi. (Böylece 2158. oldunuz. [9618 kişi içinde.] Son 24 saat)
0
pomknos
(12.10.16)
Dakikada kelime sayısı (DKS) 82
Tuş Vuruşu 418
(408 | 10)
Doğru kelime 72
Yanlış kelime 2
Hızınız diğerlerine göre 91.14% daha iyi. (Böylece 851. oldunuz. [9601 kişi içinde.] Son 24 saat)
0
quaker
(12.10.16)
ayy, sinir oldum ya.
o kadar hızlı yazıyorum ki, bir kelime önden gittiğim için elli kere tekrar etmek zorunda kaldım. o kadar diyeyim :)))

wpm 87
keystrokes 456
correct words 75
wrong words 5

%93.44
0
tosiba
(12.10.16)
Dakikada kelime sayısı (DKS) 79
Tuş Vuruşu 400
(395 | 5)
Doğru kelime 66
Yanlış kelime 1
Hızınız diğerlerine göre 89.58% daha iyi. (Böylece 1006. oldunuz. [9655 kişi içinde.] Son 24 saat)

demek ki benim full kapasite bu

Dakikada kelime sayısı (DKS) 79
Tuş Vuruşu 399
(394 | 5)
Doğru kelime 70
Yanlış kelime 1
Hızınız diğerlerine göre 89.46% daha iyi. (Böylece 1018. oldunuz. [9655 kişi içinde.] Son 24 saat)

Dakika başına düşen kelime sayısı (WPM) 81
Tuş Vuruşu 443 (406 | 37)
Doğru kelimeler 72
Yanlış kelimeler 6
0
killerbee
(12.10.16)
Dakikada kelime sayısı (DKS) 91
Tuş Vuruşu 455
(455 | 0)
Doğru kelime 81
Yanlış kelime 0
Hızınız diğerlerine göre 94.51% daha iyi. (Böylece 530. oldunuz. [9655 kişi içinde.] Son 24 saat)
0
hypathia
(12.10.16)
Dakikada kelime sayısı (DKS) 80
Tuş Vuruşu 401
(401 | 0)
Doğru kelime 70
Yanlış kelime 0

fakat bence böyle anlamsız kelimeler serisi yazmak yavaşlatıyor, bütün bir paragraf denesek sonuçlar değişir.
0
kobuzchu kiz
(12.10.16)
Dakikada kelime sayısı (DKS) 82
Tuş Vuruşu 425
(410 | 15)
Doğru kelime 68
Yanlış kelime 3
Hızınız diğerlerine göre 91.34% daha iyi. (Böylece 839. oldunuz. [9692 kişi içinde.] Son 24 saat)

ayrıca kobuzchu'ya katılıyorum mantıklı bir paragraf olsa sonuç değşir
0
kassiopeia
(12.10.16)
Dakikada kelime sayısı (DKS) 45
Tuş Vuruşu 226
(226 | 0)
Doğru kelime 40
Yanlış kelime 0
Hızınız diğerlerine göre 62.31% daha iyi. (Böylece 3678. oldunuz. [9758 kişi içinde.] Son 24 saat)

:D
0
manuel mandalina
(12.10.16)
normalde ingilizce klavye kullaniyorum, turkce klavyeyi garipsedim :(

1. deneme:
Dakikada kelime sayısı (DKS) 73
Tuş Vuruşu 389
(365 | 24)
Doğru kelime 65
Yanlış kelime 3
Hızınız diğerlerine göre 86.72% daha iyi. (Böylece 1293. oldunuz. [9735 kişi içinde.] Son 24 saat)


2. deneme:
Dakikada kelime sayısı (DKS) 86
Tuş Vuruşu 463
(430 | 33)
Doğru kelime 78
Yanlış kelime 5
Hızınız diğerlerine göre 93.2% daha iyi. (Böylece 662. oldunuz. [9732 kişi içinde.] Son 24 saat)
0
fakyoras
(13.10.16)
Dakikada kelime sayısı (DKS) 27
Tuş Vuruşu 137
(137 | 0)
Doğru kelime 25
Yanlış kelime 0
Hızınız diğerlerine göre 30.43% daha iyi. (Böylece 6771. oldunuz. [9732 kişi içinde.] Son 24 saat)

şansıma kolay kelimeler geldi , daha yavaşım aslında :)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(13.10.16)
-ilk ve son deneme-

Dakikada kelime sayısı (DKS) 69
Tuş Vuruşu 357
(345 | 12)
Doğru kelime 60
Yanlış kelime 2
Hızınız diğerlerine göre 84.34% daha iyi. (Böylece 1531. oldunuz. [9774 kişi içinde.] Son 24 saat)
0
new day new life
(13.10.16)
(4)

Fotoğraftan beden ölçüsü çıkarma

hayat aklini konusacak bir filozof uret
işini yapabilen bir program var mı?200 kişilik bir grubun beden ölçüsünü alacağız. Çocukların tek tek yada gruplayarak fotolarını alsak bilgisayara yüklesek bir tuşa bassak ölçüleri verse ne kadar güzel olur. Var mı öyle bişey?
işini yapabilen bir program var mı?

200 kişilik bir grubun beden ölçüsünü alacağız. Çocukların tek tek yada gruplayarak fotolarını alsak bilgisayara yüklesek bir tuşa bassak ölçüleri verse ne kadar güzel olur.
Var mı öyle bişey?
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(12.10.16)
bana mümkün gibi gelmedi.

ama şöyle bir şey olabilir.
fotoğrafı alıp işin ehli bir terzi veya tekstilciye götürürseniz size yaklaşık olarak söyler.

şöyle bir örnek vereyim,

işim icabı bir kot fabrikasına raporlamaya gitmiştim. fabrikanın sahibi benden habersiz 10-15 tane kot koymuş arabanın bagajına, eve gidince farkettim. kotlardan bazılarını denedim ve hepsi boy ve beden olarak cuk oturdu. kotları geri göndereceğimi söylemek için aradığımda adama "ya her şey tamam da bu kotları benim bedenime göre nasıl seçtiniz" diye sordum. adam da "çocukluğumdan beri bu işi yapıyorum, bırakın da bakınca anliyim" demişti. yani işi yapanlar rahat karar verebiliyorlar.
0
teritori
(12.10.16)
referans bir şey varsa orada bir nebze yardımcı olur. yani 1m yüksekliğinde 50cm eninde bir karton parçası olsa fotoğrafta mesela, veya ölçüsünü bildiğiniz her hangi bir şey. o zaman daha rahat tahmin yürütebilirsiniz.
0
argent dawn
(12.10.16)
Cevaplar için teşekkürler.

Benim aradığım tam ölçüyü verebilecek bir program. Referans noktası iyi fikir ama tahminle olacak gibi değil tam ölçüyü verebilmesi lazım.
Adobun grafik işleme programları vs gibin bişe olabilir mesela. Onun bi değişiği. Ultrasonda doktor noktaları belirliyor arasını ölçüyor ya "şu kadar mm lik taş var sende" diyor. onun gibi, noktaları belirleyeyim aradaki mesafeyi versin.

Biz ölçüleri aldık gerçi, şimdilk ihtiyaç yok ama bu tür bir program her zaman çok işimize yarar.
0
🌸hayat aklini konusacak bir filozof uret
(12.10.16)
o program nasıl ölçecek düşündünüz mü hiç? cisim ne kadar uzaklıkta hangi lensle çekilmiş gibi bir ton bileşke var iki boyutlu görüntü olduğu için. program olsa bile referans gösterirsiniz perspektifi tanımlarsınız ona göre ölçer başka türlü çok zor.
0
argent dawn
(13.10.16)
(21)

Kaç kez taşındınız?

fragile lady
Ve bu yorucu süreçlerde kendinizi nasıl motive ettiniz? Madden ve manen önerileriniz var mıdır?
Ve bu yorucu süreçlerde kendinizi nasıl motive ettiniz? Madden ve manen önerileriniz var mıdır?
0
fragile lady
(11.10.16)
Geçen gün saydım.98den beri 13 kere taşınmışım. 14.ye hazırlanıyorum.
Daha iyi olacak düşüncesi motive ediyor beni.
0
balik kraker
(11.10.16)
7 kere taşındım. 2 si şehirler arası bir de anadolu yakası avrupa yakası arasıydı. Hakketten zor bir süreç
0
Cruyff
(11.10.16)
çocukluğumdan bu yana 20 defa.

ilk okulu 6 okulda okudum, orta okul 2, lise 3. üniversite sınavına girdim konservatuar denedim olmayınca, puanımda iyiydi sokarım okumuycam dedim.

valla motivasyon olmadı malesef.karakter olarak değişiklikten zerre haz etmeyen bir insandım hala öyleyim.

hesaba vursan 1000 tane sınıf arkadaşım vardır :)
0
killerbee
(11.10.16)
Sadece iki kez. İlkinde kiraya çıktım yakın zamanda da kendi evime. Planlı hareket etmeye ve çıkacak masrafları iyi öngörmeye bak ve imkan dahilinde köşede bir miktar bırak, çünkü öngöremediğin masraflar özellikle taşınma sonrasında çıkıyor ve buna ben yerleşme diyorum. Nakliye, sıhhi tesisat, elektrik gibi eve dair uzman gerektiren işlerde işin ehlini uygun fiyatlarla yapanlara ulaşmaya çalış, bu durumda özellikle o çevrede güvendiğin bildiğin esnafların görüşleri önemlidir.
0
candanag
(11.10.16)
5 yıldır taşınmadım. Kira 600'dü. Şuan 800
0
chiper
(11.10.16)
1 kez istanbul ici, 2 kez ulkelerarasi tasindim.
1 kez de viyana ici tasindim.

7 yildir ayni evdeyim, memnun olmadigim durumlar oldugu halde sirf tasinmamak icin evden cikmadim. Her seyi kolilemek, ise yaramayanlari cope atmak vb inanilmaz zor geliyor.

Kactikca kaciyorum.
0
kuehles blondes
(11.10.16)
ailemle yaşadığım ilk 17 senede aynı ilçe içerisinde 5 kez taşındık. 6 ay kadar teyzemlerdeydim ben, onu da taşınma sayıyom, etti mi 6. istanbul'a 2012 sonbaharında geldim. o zamandan beri de 5 kez taşındım, şu an beşinci yerdeyim. bu seneyi (daha doğrusu eğitim-öğretim yılını, 2017 yazına kadar) burada tamamlarım ama bir sene daha yurt istemiyorum, ha arkadaşım falan da olmadığı için ev işini nasıl yaparım bilmem ama 7 de sen ona, vakti gelince düşünürüz bi şeyler.

benim için motivasyon işi pek sorun değil valla bavulumu alıp gidiyorum her yere, yeni insanlarla tanışma yeni ortama ayak uydurma falan sorun oluyo ama zaten ruh hastası olduğum için ayrıca sorun yaşamıyorum, her gün ne kadar bitkin ve bıkkınsam o.
0
der meister
(11.10.16)
17 yılda bir kez son 3 yılda 3 kez.
0
eksisozluk kullanici sozlesmesini okudum
(11.10.16)
5 kere, ikisi şehirler arası. Daha iyi olma düşüncesi +1
0
mirty
(11.10.16)
kendi evimi 2 kere taşıdım hatta şu anda o taşınma aşamasındayım. daha doğrusu resmi olarak taşındım ama eşyalarımız hala gelmediği için oturamıyoruz evde. kesinlikle çok zor, hele de sıfırdan eşya alınıyorsa daha zor. bu aralar patlamaya hazır bomba gibi dolanıyorum bu sebepten. ben kolileri yavaş yavaş yapmıştım. bol koli alın mutlaka.

bunun dışında 1 kere ülke, 3 şehir, 5 ev değiştirdik sanırım ailemle.
0
fraise
(11.10.16)
Bu konuda efsane hikayelerim var. Bir ara özelden yazarım. 3 şehir değiştirdim.
0
sorumatik
(11.10.16)
2 kere tasindim simdiye kadar cok tecrubeli sayilmam ama baska bir sey demeye geldim ben. Geçen ay evi boyattik (biz ve esyalar icindeyken) canımız çıktı. Eğer tasindiginiz ev bir iki sene icinde boya isteyecek gibiyse simdi esyasizken yaptiriverin, esyali cok zoor..
0
physcos physcos
(12.10.16)
6 kere taşındım. motive edemedim pek başlarda genelde üzüldüm daha sonra kendi haline bıraktım geçti gitti.

manen; taşınma sürecine alışıp düzene kavuşmak için , saçma sapan karaktersiz insanları hayatına sokma.

madden;ota boka para harcama başlarda paranı tut sonradan maddi gücün olsun ve böyle devam etsin.
0
Caaannn
(12.10.16)
0
0
sutlu nescafe
(12.10.16)
Hayatım boyunca toplam 9 defa taşındım. Motive falan etmedik, kutuları aldık eşyaları doldurduk, nakliyeyi bekledik. Hatta bir keresinde 100 metre ileriye taşınmıştık, her gün birkaç sefer kutuya eşya doldurup taşınacağımız eve taşıyorduk, sadece beyaz eşya için küçük bir kamyonet kiralamıştık. Yalnız başınaysanız zor olur ama.

Maddi manada zorlayıcı olabiliyor, perdeler, dolaplar yeni evinize uymayabiliyor. En güzeli minimalist yaşamak ama her taşınmamızda daha fazla eşyamız oluyor.
0
Tutkun
(12.10.16)
Ana evinde 10 kadar taşındık, kendi evimi 7 kez taşıdım. Taşınma benden sorulur desem olacak. Kardeşlerimin evlatlaın taşınmalarıyla 30'u geçmiştir.

Motivasyon yeni ev heyecanı işte daha ne olsun. Süreç çok yorucu değil, sistemi oturttun mu tamam.

Nakliye şirketi kullanacaksan; kesinlikle firma tavsiyesi almaya çalış. İşini temiz yapan firma buldun mu gerisini merak etme. Sadece özel eşyalarını kendin toplarsın gerisini onlar en doğru şekilde yapıyorlar.

Tavsiye alamazsan denk geliş firma çağırdıysan toplanma sırasında başlarında dur. Hatta bir veya iki kişi daha olsun yanında. Biri mutfak toplanmasını gözlemler biri diğer odaları. Hatalı gördüğünüz yerlerde anında müdahale edin.
Şirketler avizeleri, beyaz eşyaların tesisattan ayırmalarını yapıyor ama yeni evdeki montaj sana ait oluyor. elektrikçi tesisatçı çağırıyorsun.

Kamyon ve hamal tutacaksan bol koli al. marketlerden bulabilirsin. bir de battal boy kalın yapıda çöp poşetleri oluyor, ağzı büzgülü olanlardan al. kıyafet, yorgan yastık için kolaylık oluyor.
kolileri ağır yapma, dengele. kitapların hepsini bir koliye koyma mesela. yarısı kitap yarısı havaleli ama hafif olan şeyler olsun. çok küçük kutular kullanma. hamallara zorluk oluyor.
cam porselen gibi kırılacak şeyleri gazete mecmua broşür kullanarak sar sarmala öyle kolile.
kolilerin üzerine gideceği odayı yaz. kırılacakları belirt.

şimdilik aklıma gelenler bunlar. kolay olsun :)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(12.10.16)
toplam 8 kere

4 kere berlindeyken (evsiz kalmamak lazımdı böyle motive oldum)
2 ankaradayken (daha güzel bir eve geçmek)
2 istanbuldayken (daha güzel ve ucuz bir eve geçmek)
0
interview with the vampire
(12.10.16)
2007den beri ilki izmirden istanbula olmak üzere kendimi 9 kere taşıdım. genelde zorunluluktan veya daha konforlu yerlere geçmek için oldu. benim motivasyonum temizlik. çok dağınık ve biriktirmeye yatkın biri olduğum içi her taşınmada deli gibi eşya atıyorum temizleniyorum.
0
freya
(12.10.16)
motivasyonum şu şelikdeydi.. oh ne guzel mis gibi dipten temizlik olucak fazlalar çöpe gidicek heryer silincek çekmeceler toplanıcak yuppie şeklindeydi. 5 kere taşınmışım şuana kadar
0
eja
(12.10.16)
23 yıldır aynı evde yaşıyoruz.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(12.10.16)
aile, kendim hepsini bir araya getirince tam 8 kere taşındım. ilk 3'ü çok zordu, çocuklukta sokağın minnacık bir kısmı hayatını oluşturduğu için tüm hayatım değişiyordu aslında. ama kontrolümde de değildi. kendimi motive edemedim pek, taşınılması gerekiyorsa pek de bir çare yoktu. hoş, 7. evimden 8'e taşınırken hem çok olumlu bir değişim yaşamanın hem de yanımda bana güç veren bir insanın olması çok muhteşem bir motivasyondu.
0
ebonni eth atc
(07.11.16)
(3)

hayatta yapmak/yaşamak istediğiniz en uçuk şey?

tosiba
nedir?ben başlıyorum.çok fakir ve denize kıyısı olan bir afrika ülkesine gidip orada hala yer altı zenginliklerini işgal eden ingiliz şirketlerinin sömürülerine, vurdumduymaz yöneticilere ve halkı sömüren zenginlere karşı bir isyan hareketi başlatmak ve sonunda ülkenin başına geçip reformlar yapmak.
nedir?

ben başlıyorum.

çok fakir ve denize kıyısı olan bir afrika ülkesine gidip orada hala yer altı zenginliklerini işgal eden ingiliz şirketlerinin sömürülerine, vurdumduymaz yöneticilere ve halkı sömüren zenginlere karşı bir isyan hareketi başlatmak ve sonunda ülkenin başına geçip reformlar yapmak.

edit: bu yer sierra leone olabilir. elmasların üstünde fakirlik çekiyor adamlar. yazıktır, günahtır. asla yolsuzluk yapmayacağıma da yemin ederim.
0
tosiba
(11.10.16)
gerekli matematiksel hesaplamalardan sonra, mümkün olan en yüksek noktadan yere serbest düşüş yapmak. yere çakılmasını ya da hayatta kalmayı falan düşünmüyorum bak, sadece baya baya bi' kaç dakika öyle süzülmek istiyorum.
0
bilinmez bir yazar
(11.10.16)
1. O kadar çok ama o kadar çok param olsun ki, bütün ülkenin çarpık yapılaşma-kentleşme sorununu tamamen çözeyim ve yeni yapılan her yerin hayvanların yaşama haklarına çok saygılı olunacak şekilde yapılaşmasını sağlayayım. İnsanlar müstakil evlerde ve bahçelerde otursunlar ve otoparkları olsun, hayvan sevmeyen adamlar hapse atılsın, herkes en çok sevdiği hayvanlardan sorumlu olsun falan.

2. O kadar çok ama o kadar çok param olsun ki, açlıkla savaşıp savaşı kahredici bir zaferle kazanayım. Aç insan kalmasın, eğitimsiz beyin kalmasın, kimse kimsenin sömürüsü olmasın.
0
yaren
(11.10.16)
İzmir Konak meydanında varyantın başında bir bina var. Şimdi müze olarak hizmet veriyor. Eskiden piçane denirdi, bakımsız terkedilmiş bir görüntüsü vardı. Bahribaba parkının içinde kalırdı, parkı makasladılar bina şimdi parkın önüne geldi.

O binayı kimsesiz yaşlıların, gençlerin ve çocukların bir arada olabilecekleri bir yer yapmayı çok isterdim. Merkezi konumda olması, taş bina olması, parkın içinde olması vs bence onu huzurevi+bakımevi yapmaya en elverişli binalardan biri yapıyor. Her yere ulaşım kolaylığı var. Tiyatro, sinema, kütüphane, opera, çarşı, deniz... yürüme mesafesinde, otobüs durakları önünde, metro keza aynı. vapur yürüme mesafesinde... Gün doğumu/batımı manzara süperdir izlemelere doyamazsın.
Daha iyi bir yer olamaz bence. Ama işte benim için uçuk bir arzu çünkü yapacak konumda değilim ne yazık ki.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(12.10.16)
(7)

Bu tesadüf mü kader mi algıda seçicilik mi?

elektr10
Son 1-2 haftadır inanılmaz tesadüfler sonucu hep karşıma çıkıyor bu olay. Case'lerle anlatacağım ama öncesini söyliyim. Kız arkadaşımdan ayrıldım ve kendisi yabancı. Kolombiya hayranı kendisi ve eski erkek arkadası da Kolombiyalı falandı. Ben bunun eski erkek arkadaşıyla olan yazışmalarını yakalamış
Son 1-2 haftadır inanılmaz tesadüfler sonucu hep karşıma çıkıyor bu olay. Case'lerle anlatacağım ama öncesini söyliyim. Kız arkadaşımdan ayrıldım ve kendisi yabancı. Kolombiya hayranı kendisi ve eski erkek arkadası da Kolombiyalı falandı. Ben bunun eski erkek arkadaşıyla olan yazışmalarını yakalamıştım bir ara ama öyle aldatma vs yok mesaj içeriklerinde daha çok eskilerden bahsetme olayı vardı.. Neyse...

Ben bu son 1-2 haftadır "Kolombiya" başlıklarına inanılmaz derecede rastlıyorum. Örnekler şunlar:

- Bir etkinlik posteri var dışarda. İçeriği Kolombiya müziği.
- Ben bir gruba üyeyim facebook'ta expatların yaşadığı. Yazan kişinin profil bilgilerine giriyorum "Kkolombiyalı"
- Twitter'da bir haber okuyorum. Konusu Kolombiya.
- Maç izlemek için tv açıyorum. Kolombiya - Uruguay maçı çıkıyor karşıma.


vs vs vs. daha çok örnek var ama aklıma gelen şimdilik bunlar. nedir abi bu şimdi?
0
elektr10
(11.10.16)
Baader Meinhof phenomenon demeye geldim.
0
skulldragon
(11.10.16)
Kesinlikle algida secicilik. Ayni olay benim icin Adana konusunda oldu :)
0
cok joleli ozgur
(11.10.16)
Sen kız arkadaşın vesilesiyle kolombiyayla ilgilenen kesimle az çok bağlantı kurmuşsun şimdi de karşılaşıyorsun.
Biraz da algıda seçicilik var, combo oluyor.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(11.10.16)
takıntılarının üzerine git ve narcos'a başla.
sonra onlar düşünsün.
bir de yanlış anlama müdür de türkiyede mi yaşıyorsun? türkiyede türk bir kız arkadaşın vardı ve kolombiya hayranı falan değil di mi? beyin yandı benim burada :D
0
kfk
(11.10.16)
@kfk Yok abi tr de yasamıyorum. Kız Alman :) narcos izliyorum bu arada
0
🌸elektr10
(11.10.16)
Kesinlikle algıda seçicilik, daha önce dikkat etmediğin şeyler şimdi ilgini çekiyor
0
aslmtn
(11.10.16)
Bazen olur böyle şeyler. Gül ve geç. Şu an için üzücü olabilir ama hoş tesadüfler bence.
0
fragile lady
(11.10.16)
(1)

probiyotik

yuvarlanantencereninkapagi
probiyotikleri kafamıza göre kullanabilir miyiz, ya da nasıl kullanabiliriz? kapsülü falan oluyormus sanırım bunun. mesela bir doktora gitsem ben probiyotik kullanmak istiyorum falan desem bana yardımcı olur mu?kapsül- toz hangisinden memnunsunuz?
probiyotikleri kafamıza göre kullanabilir miyiz, ya da nasıl kullanabiliriz? kapsülü falan oluyormus sanırım bunun. mesela bir doktora gitsem ben probiyotik kullanmak istiyorum falan desem bana yardımcı olur mu?

kapsül- toz hangisinden memnunsunuz?
0
yuvarlanantencereninkapagi
(11.10.16)
bi rahatsızlığın yoksa ne gereği var?
probiyotiği aldım bi kutu kullandım bi sene yeter diye bişey yok, sürekli alınması lazım. sürekli probiyotik hapı mı kullancan.
beslenme düzeninde iyileştirmeler yapmak, menüne probiyotik, prebiyotik içeren şeyler eklemek daha akıllıca olur. hem vücut kolaya alışıp yayılmaz hem de kutudakilerden daha fazla çeşide ulaşabilirsin.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(11.10.16)
(3)

whatsapp web tanıtımını yapamadım

hayat aklini konusacak bir filozof uret
telf: sony xperia aquaweb sitesinde uygulamayı aç diyor. açtımikinci yönergede menü diyor, bende menü yok.Nasıl yapabilirim?
telf: sony xperia aqua

web sitesinde uygulamayı aç diyor. açtım
ikinci yönergede menü diyor, bende menü yok.

Nasıl yapabilirim?
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(10.10.16)
Telefondaki menüyü kastediyor, (sorunuzu yanlış anlamadıysam).
0
firez
(10.10.16)
genel chat listesi ekranına çıkın (herhangi bir kişiyle olan chatte olmaz) sağ üstteki 3 noktaya tıklayın orada "whatsapp web" var onu seçin, bilgisayardaki barkodu ekrana ortalayın tamamdır.
0
507
(10.10.16)
@frez, Ben de öyle zannetim ama telefondaki menüye uygulama açıkken ulaşılmıyor.

3 noktaya yanlış sayfada bakmışım heralde. şimdi oldu. çok teşekkür ederim @507.
0
🌸hayat aklini konusacak bir filozof uret
(11.10.16)
(6)

hem yakin hem uzak gozlugu. anneye yardim!

cosmicgadin
hem yakin hem uzak gorme problemini tek gozlukle halleden bi cam varmis. internette gordugum kadariyla multifokal deniyor (yanilmiyorsam) . markasi in touch mis ve 1000 liraymis tanesi. kullanimi nasildir? iyi midir? alinmali midir diye soruluyor. gozluk yarin alincak, acil help!
hem yakin hem uzak gorme problemini tek gozlukle halleden bi cam varmis. internette gordugum kadariyla multifokal deniyor (yanilmiyorsam) . markasi in touch mis ve 1000 liraymis tanesi. kullanimi nasildir? iyi midir? alinmali midir diye soruluyor. gozluk yarin alincak, acil help!
0
cosmicgadin
(10.10.16)
1000 TL çok bence. Gözlükçüler kazıklamaya çalışmış olabilir. Hem uzak hem yakın olayı normal camlarda da var zaten. Ben en son gözlüğüme 200 TL vermiştim.
0
dissendium
(10.10.16)
o kadar pahali degil kesinlikle. alismasi zaman aliyor diye duydum. katarakt ameliyati mi oldu
0
partizan
(10.10.16)
bifokal diye geçiyor. alışana kadar birden odak değişikliğinde baş dönmesi derinlik hissinin kaybı gibi sorunlar çıkarıyor. merdivenlerde ve basamaklarda insan alışkanlık olarak göz ucuyla baktığı için o alışkanlığı yenene kadar biraz tehlikeli. öyle durumlarda kafasını eğerek bakması gerekecek. alışınca sıkıntı olmuyor büyük rahatlık oluyor. kullanmadım ama kullananların tecrübelerinden konuşuyorum. fiyatına gelince pahalı olduğunu duymuştum evet.
0
argent dawn
(10.10.16)
çok çok teşekkür ederim! göz sağlığı için bi tehlikesi yok mu diyosunuz? @partizan katarsjt ameliyati olmadi. yakin uzak gorme problemi var.
0
🌸cosmicgadin
(11.10.16)
Arkadas zerre anlamadiginiz konularda yazip ahkam keserken hic mi utanmiyorsunuz? Bilmiyorsaniz yazmayin, cok mu zor?

Normal camlarda tek odak olur, 200 liraya cok odakli cam olmaz.

Cok odakli camlarin katarakt veya baska rahatsizliklsrla/ameliyatlarla alakasi yok

Alisma sureci paraya gore degisir, ust seviye camlarda oyle basim dondu gotum kaydi sikayetleri olmaz

Bifokal diye gecmez, adi ustundr bifokal cift odaklidir ve eski teknolojidir. Yakin gorus icin camin icinde yarim daire seklinde bir kisim olur, kullanici bisey okurken ordan bakar, uzaga bakarken camin geri kalanini kullanir. Orta mesafe bulaniktir.


Cok odakli camlar cok cesitli amac icin utetiliyor, uzak-orta-yakin mesafe veya orta-yakin nesafe icin farkli cozumler var.
Cam tasarimi ve teknolojisine bagli olarak uyum problemi yasamadan direkt kullanabileceginiz camlar var, dedigim gibi paraya bakar.
Marka modeline gore degisse de 4-5 yil kullanacaginiz, gunluk hayatiniza muthis bir konfor katacak boyle bir cam icin 1000-2000 lira bedava.

Satin alirken "kaynim 100 liraya cam almis" dedikodulari yerine 3yil bile dayanmayan binlerce liralik telefonlari dusunurseniz daha rahat karar verirsiniz.

-Katarakt veya bir baska goz ameliyati olacaksa, yani numaralari degisecekse almayin.
-gozlukcu sorunsuz kullanma ve gorme garantisi vermiyorsa almayin
-muayene sirasinda goz doktoruna "cok odakli cam kullanacagim" diye soylemediyse almayin
-ayni marka model cam icin baska gozlukculerden de mutlaka fiyat alin. Ayni marka ve model olmasi onemli.
0
azizakin
(11.10.16)
ben 2 senedir yakın uzak bir arada kullanıyorum. çok çok memnunum, yaşam kalitem epey bi seviye atladı :)
çok tekniğini bilemiyorum tabii ama gözlümçümün önerdiği kataloğa bakarken anladığım kadarıyla; yan görüş arttıkça fiyat epey yükseliyor.

benimki orta segmentte bi cam. astigmatım var ve galiba ters astigmat. yine de baş dönmesi vs yapmadı hiç.
sadece merdiven inerken bi zorluk oluyor, o da ilk bakışta, sonra doğru açıyı tutturuyorum sıkıntısız iniyorum. çalışmayan yürüyen merdivenden inerken çizgiler nedeniyle sıkıntı oluyor. o sonra da düzelmiyor inene kadar dengem kaçacakmış gibi oluyorum. bende astigmat nedeniyle böyle oluyor olabilir tabii.
onun dışında çok çok rahatım. uzağı çıkar yakını tak çok sıkıntıydı. hele hele alışverişte müthiş rahatlama oldu.

ben 2 yıl önce çerçeve dahil 2 camı yanlış hatırlamıyorsam 750 civarında almıştım. iki ay önce çerçeveyi kırdım aynı model çerçeveye takıldı mecburen. 250 tl tuttu. (benim gözlükçüm komşum aynı zamanda, fiyatları dost işi olabilir siz ona göre değierlendirin.)
camların sertifikasında şu adres var: www.toraoptik.com

çerçeve değiştirmek gerektiğinde cama uygun çerçeve gerekiyor, model belirlerken o gözle de bakın.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(11.10.16)
(8)

ölmeyi isteyen birine

yün prenses
durup durup ağlıyorum. günlerdir, depresyon takılıyorum. ölmek istiyorum. ne önerirsiniz. film de olur?edit: pskoloğa da gittim. antidepresan da kullanıyorum. bir halta yaramıyor.
durup durup ağlıyorum. günlerdir, depresyon takılıyorum. ölmek istiyorum. ne önerirsiniz. film de olur?

edit: pskoloğa da gittim. antidepresan da kullanıyorum. bir halta yaramıyor.
0
yün prenses
(09.10.16)
le tout nouveau testament izleyebilirsin.

eksisozluk.com

yardıma muhtaç çocuklara ulaşıp yardım edebilirsin.
0
fragile lady
(09.10.16)
bence aklındaki şeyi çok büyütüyor olabilirsin. ölmek istemek öyle basit bir şey değil.

bir psikolog öneririm ben.
0
bohr atom modeli
(09.10.16)
spor yap ama kendine hedefler koy.
moralin bozukken koşmak çok iyi gelebilir mesela.
her gün bir önceki günden yüzde 10 fazla koşmayı dene.
koşmak da bir terapi yöntemidir.
0
rentts
(09.10.16)
spor söylenmiş . koşu gerçekten iyidir , seviye arttırarak koşarsan daha iyi olur.
kolpaçino, çakallarla dans tarzı anlamsız ama seni güldürecek filmler falan izlemeni tavsiye ederim.

bunları yapmadan önce ise seni bu duruma sokan şeyleri kafanda tamamen bitir.
0
Caaannn
(09.10.16)
1. Doktorunu değiştir, tedavi olmuyorsun çünkü.

2. Just like heaven izle, ben çok ağır depresyon geçirirken gaza gelmiştim.

3. David Burns'ün İyi Hissetmek isimli kitabını bi oku.

4. Temiz havaya ve güneşe çık. Bol su iç ve günde 2 kere ılık duş al. Et ve hayvansal gıda yeme bi zaman, sebze ve baklagil ye, meyveyi abartma.

5. Çimenlere çıplak ayakla bas. Yeşillik gör. Evden dışarı at kendini. Kuaföre git, makyaj yap, güzel kokular sür.

Kendinle ilgilen. Konuyu olduğu gibi kabul et ve kenara koy, ilgilenme onunla. Kendinle ilgilen.
0
yaren
(09.10.16)
günlerden bir gün çok üzgünüm yine. evde hem ağlıyorum hem iş yapıyorum. televizyon da açık kendi kendine çalışıyor.
yeni evli sayılırım, 2 küçük çocuğum var, haftanın 6 günü çalışıyorum. o zaman çamaşır makinem elektrikli süpürgem filan yok her iş büyük emekle yapılıyor. gündüz sular kesiliyor tee gece yarısı geliyor, gecenin yarısında çamaşır yıkamaya kalkıyorum sabaha kadar çamaşırları yıkayıp kömür sobasının etrafında kurutuyorum çünkü sabah işe giderken yıkadıklarımı çocukların yanına koyacağım. işten geldiğimde sular kesik olduğu için yemek yapmak zor oluyor çamaşırlar kururken yemeklerin bazılarını hazırlıyorum. biri bebe onun maması ayrı, diğeri her şeyi yiyecek yaşta değil, onun menüsü ayrı, bizimki ayrı. eşim yemek ayırmada uzman çavuş, artı olarak onun yiyeceği gibi şeyler yapmam lazım. sabahları iki çocuğu giydiriyorum, kendim giyiniyorum, kocamın kıyafetlerini hazır ediyorum, kahvaltı yapıyorum ve yaptırıyorum, biri kucağımda diğeri bir elimde diğer elimde koca bi torba kıyafet ve çarşaf vs. kızları kreşe bırakıp oradan işe geçiyorum.
işyerinde manyak bi adam var olmadık pislikler yapıyor. beni kendine rakip görüyor türlü yalanlar, dümenlerle baş etmeye çalışıyorum. işim parayla ilgili, şirketin kasası ödemeleri aldısı verdisi bende. çok dikkat gerektiren bir iş, hata yaparsam mazallah altından kalkamam hem madden hem manen.
annem kanser, 3 kardeşim var, en küçüğü 13 yaşlarında, annemin hastalığıyla ilgilenmek, ev işleri vs hepsi lisedeki kız kardeşimin üzerinde ona destek olmaya çalışıyorum. bir pazar kendi evime bakıyorum diğer pazar anneme gidiyorum.
kayınvalidem bi tuhaf. destek olmak bi yana köstek oluyor, iğnelemeler falan gırla.
düğün takılarıyla bir kooperatife üye olduk, güzel bir muhitte ev alacaktık. evin ödemelerini yapıyoruz bir yandan da ikramiyelşerimi bir kenara atıyorum ara ödemeler olacak çünkü. maaşım ev kirası+kreş masrafı ve ev taksidine gidiyor. kaynım bütün birikimizi borç istemiş, eşim de gelip bana sordu. ben de çok toyum o zaman, hayatı bilemiyorum pek. " vermek istemese hayır diyebilirdi demek vermek istiyor" diye düşünüp sen bilirsin dedim. o para geriye gelmedi, biz ödemelerde zorlanıyoruz. ( sonra o kooperatiften çıktık mecburen, eşim o parayla iş kurma girişiminde bulundu, tüm paramız yemden vergi iadesinin kaldırılması değişikliği nedeniyle bir gecede tavuklara yem oldu)

ben çok gencim, o kadar tecrübesizim ki... yaşadıklarımla baş etmeye, onları çözmeye yönelemedim. dertlenmeye, ağlamaya başladım.

İşte o gün ben ağlayıp dururken vakur sesli bir kadın "ağlama" dedi. "ne ağlayıp duruyorsun? " ses televizyondan geliyordu. sanki odada sadece o kadınla ikimiz varmışız da benim ağladığımı görüyor ve bana söylüyor gibi irkildim. Konuşan Deniz Adanalı'ydı. Sonra neler dedi hatırlamıyorum, o ses bana güzel bir soru sormuştı ben soruda kaldım. Hakkaten ne ağlayıp duruyordum ki..

O günden sonra ağlamayı kestim. Sonrasında mücadele etmeyi akıl ettim. Üzüntü modundan çıkamasaydım mücadele moduna giremiyecektim. Bunu 30 yıl sonra bu gün çok daha net görebiliyorum. Mücadele modu ilerleyen dönemlerde beni tahmin bile edemeyeceğim yerlere getirdi.

Öncelikle ölmek istiyorum lafını sil at kafandan. Bilinçaltı tuhaf bi mekanizma. Aleyhine de çalışabilir lehine de . Senin düşüncelerine bağlı onun neye göre çalışacağı. Sana bunun garantisini verebilirim. Kafadan kitaplardan falan sallamıyorum, yaşayarak öğrendiğim en değerli bilgilerden biri bu benim. Düşüncelerini hemen elden geçir, olumsuz hiç bir cümle kurma kendinle ilgili.
Sonrası düğün bayram demek isterdim ama öyle değil tabii, bol emek, ter, zorlanma...
Emek verdiğin yönde ilerleyeceksin,kazanacaksın. Kazanmanın tadını alınca da mücadelenin kıymetini öğreneceksin.

Film önerisi vermekten çekiniyorum böyle zamanlarda ben. Bana önerilen filmlerin bazıları daha kötü hissettirmişti çünkü. Behzat ç bana iyi gelmişti bir vakit yaşadığım bi zorlukta. İşte onun o bitmişliği filan yalnız olmadığımı hissettirdi galiba.
Son zamanlarda izlediğim filmlerden aklıma gelen Castaway on the Moon' a bir bak istersen. güzel bi film, denişik.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(09.10.16)
Psikoloğuna ilacın bi halta yaramadığını söyle. İlacı değiştirebilir.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(09.10.16)
gez. başka şehri, mümkünse başka ülkeyi. benim kafamda bu var.
0
icim urperiyor
(10.10.16)
(2)

Kuponlarla Alışveriş

jesterdvine
Bir belgeselde gördüm, Amerikada 1000 dolarlık market alışverişini kuponlarla 5-10 dolara indiren tipler varmış. Sürekli kupon kovalıyor ve evlerinde ayn şeyden 20 -30 tane da olabilirmiş. Sürekli istif davranışı.Şahsen tiksintiyle izledim. Bizim DH ölücülerinin abartı versiyonu gibi geldi bana.Siz
Bir belgeselde gördüm, Amerikada 1000 dolarlık market alışverişini kuponlarla 5-10 dolara indiren tipler varmış. Sürekli kupon kovalıyor ve evlerinde ayn şeyden 20 -30 tane da olabilirmiş. Sürekli istif davranışı.

Şahsen tiksintiyle izledim. Bizim DH ölücülerinin abartı versiyonu gibi geldi bana.

Siz ne dersiniz?
0
jesterdvine
(09.10.16)
Bende izledim bu belgeseli, adamın garajında bir stok var resmen. Yani sonuç olarak onlar kampanya yapıyor o da bunlardan faydalanıyor teoride bir sakıncası yok belki ama biz hızlı tüketen ve çabuk sıkılan insanlar için ölücülük gibi geliyor tabi.
0
gozu acik sevisen yahudi
(09.10.16)
Bizde o kadar dergi gazete satılmıyor, satılsa bizde de olur derim.
Bir vakitler (internete 5 kala) bizde de gazetelerde dergilerde bu tür kuponlar oluyordu millet dosya tutuyordu şu şurada indirimli filan diye. Market market dolaşıldı.
Tabak çanaklar, kitaplar, telefonlar, neler neler için kuponlar biriktirildi...
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(09.10.16)
(1)

elveda rumeli izleyenler, bir sorum var

ahaha guldum
meryem'in beş tane kızancığı vardı ama büyüdüklerinde sadece üç tane kaldılar, diğer ikisine ne oldu?
meryem'in beş tane kızancığı vardı ama büyüdüklerinde sadece üç tane kaldılar, diğer ikisine ne oldu?
0
ahaha guldum
(08.10.16)
Aaa ilk defa benim çok sevdiğim diziden soru geldii :)
Fiyonklu cevap;
Meryem'in iki oğlu İstanbul'a okumaya gitmişti.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(09.10.16)
(3)

güvenilir çiçek tohumu satan yer

masa penisi
böyle her yerde olmayan çiçeklerden alıp büyütmek istiyorum çinden aldım bütün tohumlar fake çıktı türkiyede e-fidancım felan var onlara da güvenemiyorum çinden aldılarsa onlar da fake çıkıcak diye
böyle her yerde olmayan çiçeklerden alıp büyütmek istiyorum çinden aldım bütün tohumlar fake çıktı türkiyede e-fidancım felan var onlara da güvenemiyorum çinden aldılarsa onlar da fake çıkıcak diye
0
masa penisi
(08.10.16)
Bildiklerimden zengarden iyidir. Aliexpress ten tohum almıştım onlar da gerçek çıkmıştı şans işi olsa gerek. Son aldığım tohumlar TR den geri döndü galiba yasaklanmış artık.
0
yüzyıllık yalnızlık
(08.10.16)
ne tür çiçekler istiyorsun mesela?

yetişme garantili tohumları bulabileceğin yerlerin bazıları:
doğal tohum pazarlarına güvenebilirsin. bu sıralarda olur bu tür pazarlar. buğday derneği sitesine bak mesela bu yakınlarda varsa yazmışlardır.
ağaçlar sitesinde üreticilerin tohum satışları oluyor. ben beyaz zambak almıştım hepsi sağlam çıktı.
doğal tohum ağından istediklerimin hepsi sağlam çıktı.
tohum takas şenliklerine bakabilirsin.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(08.10.16)
böyle egzotik her evde bulunmayan tarzda çiçeklerin tohumlarından arıyorum
0
🌸masa penisi
(08.10.16)
(5)

Film önerisi

parandroid
Film önerisi ama şöyle, hafta sonu boyunca evden çıkmadan tembellik yapmak üzere program yapıldı. Sıkılırsak elimizin altında hazır filmler olsun diyorum, internetimiz kısıtlı olacak.Kişiler 30'lu yaşların başında bir hanım ve bir bey, romantik komedilere falan hiç gerek yok, çok fantastik/bilimkurg
Film önerisi ama şöyle, hafta sonu boyunca evden çıkmadan tembellik yapmak üzere program yapıldı. Sıkılırsak elimizin altında hazır filmler olsun diyorum, internetimiz kısıtlı olacak.

Kişiler 30'lu yaşların başında bir hanım ve bir bey, romantik komedilere falan hiç gerek yok, çok fantastik/bilimkurgu girmesek de iyi olur. Ha bir de porno esprisine gerek yok, yaptık sayalım.

Ben Matrix üçlemesini ve Interstate 60'yi aldım bir kenara koydum. Başka ne olur, 3-5 güzel film önerebilir misiniz?
0
parandroid
(07.10.16)
Once upon a time in america. 4 saate yakın zaten sıkılmadan da izlersiniz.
0
jamalbsf
(07.10.16)
kış uykusu'nu izleyin.
0
nathanieltroy
(07.10.16)
1900 veya 7 samurai olabilir. ikisi de 4-5 saatlik filmler ve sıkılmadan izlenebilir.
0
re noreno
(07.10.16)
Castaway on the Moon www.imdb.com
Bourne serisi
Hector and the Search for Happiness www.imdb.com
Magnolia www.imdb.com
The past www.imdb.com
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(07.10.16)
4 saatlik filmi ben 4 bölüm dizi yapıp ancak bir haftada izlerim yapmayın :(
0
🌸parandroid
(07.10.16)
(5)

6 Sigma Hk.

tchuck
arkadaşlar merhaba soruma geleyim hemen:(Not: bu bir ödev değildir :))) )- 6 sigmayı personele sevdirmek istiyorsunuz, neler yapardınız? Yani personelde 6 sigmaya karşı ufak da olsa bir direnç var ve bu direnci direkt mental olarak kırmak için, personelin 6 sigmaya karşı daha gönüllü davranması için
arkadaşlar merhaba soruma geleyim hemen:
(Not: bu bir ödev değildir :))) )

- 6 sigmayı personele sevdirmek istiyorsunuz, neler yapardınız? Yani personelde 6 sigmaya karşı ufak da olsa bir direnç var ve bu direnci direkt mental olarak kırmak için, personelin 6 sigmaya karşı daha gönüllü davranması için ne yapardınız?

personeli 6 sigmaya karşı motive etmek için?
onlara bunun onlar için daha iyi daha faydalı bir süreç olduğu belirtmek için?

vs. vs. vs.

bütçesel, sistemsel, eğitimsel vs. hiçbir sınırımız yok.
bir yazılım yapılabilir bunun için, bir etkinlik düzenlenebilir vs. bilmiyorum şuan kafamın erişmediği başka her şeyi söyleyebilirsiniz. 1 yıllık bir süreçte personele sevdirmek için ne yaprdınız kısaca?
0
tchuck
(07.10.16)
Belki bir kota konulabilir 6 sigmaya uyan şu kadar üretimden sonra işte bir promosyon verilecek, geziye gidilecek vs gibi.
0
Dr_Stat
(07.10.16)
genel olarak; personelin bişeyi sevmesini istiyorsam işlemin/ uygulamanın onlara olan faydalarını gözden geçirirdim.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(07.10.16)
* Ara hedefler belirleyin - 6sigma bir senede ulaşılabilecek bir şey değil.
* Eğer mümkünse prim hedefleri içine bu hedefleri yedirin.
* Diğer prim hedeflerine ulaşmak için 6sigma'nın nasıl etkisi olabileceğini gösterin
* Personel bilgisayarını açtığında günün 6sigma sorusu ile karşılaşsın (biraz küfür yersiniz, ama bilgi / bilinç düzeyi artar)
* Genelde grupların kanaat önderleri vardır, onlarla toplantı yapın, fikirlerini sorun.
0
SiyamkedisiZorro
(07.10.16)
hedeflerin içine yerleştirmek (prim) +1
bir de böyle ufak promosyon mantığı da iyi, misal bizde belli bir süre kaza olmayınca sallıyorum özel ceket, mont yaptırılıyor, yok spor mağazasından 100tl hediye çeki veriliyor falan. bunlar ufak şeyler ama motive ediyor.
0
logisticsmanager
(07.10.16)
eski çalıştığım yerde benzer uygulamalar vardı. proje geliştirmek, 6sigma projesi yapmak, öneri vermek vs. iş yoğunluğundan 3 senede bi tane bile yapamadım. içimden gelmedi. çünkü özellikle 6sigmada veri gerekiyor, onun bir sürü analizi yapılacak, residuallar, r value, chi bilmemnesi. deli hesap kitap var. çay molasında yapılacak iş değil ki.

ben yapmadıkça hedeflerimdeki ağırlığı arttı. bölüm hedefine kondu ki benim performansım başkalarının primini etkilesin, vicdan azabından fikrim değişsin vs.

hepsi bir yöntem,oyun haline de gelir, hedeflere de konur, yapmayana ceza da verilir. sonuca götürüyorsa tabi ki yapılır. ama zorunlu hale getirmeyin şunları. zorunlu olacaksa da zaman yaratın. işe boğulmuş adamlardan bi de proje istemeyin.

ikinci konu; 6sigma için onlarca saat eğitim aldım. ama hala bi proje yapmak gözümde büyür. bence bi workshop düzenleyip kapsamlı bi projeyi beraber yapın. küçük talimatlarla insanlara işi yaptırın. hem öğretici hem de yol gösterici olur. tıkanan olursa yardım edersiniz devam eder. ama gün sonunda herkes sonuca ulaşmış olur.
bu sorun üretimdeki gerçek bir problem olursa insanlar bunu nasıl uygulayacağını daha iyi anlar.

teşvik için de aklıma gelen en iyi şey bir takvim oluşturmak. mesela her hafta salı ve cuma günü 9-12 arası bi oda ayırıp burda grup çalışması başlatmak. bir de danışman atamak. projeye başlamak isteyen verisini toplayıp gelir, danışır, bunun çalışmasına başlar, yalnız da çalışabilir. ama önemli olan takıldığı zaman danışmana soru sormak. hangi analizi yapması gerektiğini sorabilir. sonuçları yorumlatır vs.
önemli artı değer katacak faktör ise bu odaya gelip çalışmaya katılanlara sandviç, tatlı, içecek vs sunulması olabilir. ama suistimal edilmemeli. sırf yemeye gelip de internette takılmak olmaz, veya işini o odada yapıp takılanlar da olabilir.
bu oda için toplantı isteği atılır, katılımcılara menü verilir, önceden sipariş edip kişiye özel siparişle yiyecekler gelir. böylece hem israftan kaçınılır hem de insanlar arta kalanları yemeye gelmez.
0
sttc
(07.10.16)
(6)

Mantık sorusu-2

pinkman1
Daha zor bi soruyla geldim bu sefer.
Daha zor bi soruyla geldim bu sefer.
0
pinkman1
(06.10.16)
ipucu yok mu?? :)
0
m e b
(07.10.16)
z fazla kullanılan bir harf değil. z harfinden gitmek daha kolay sanki.
boynuz
yüzsüz
kolsuz
zorluk
kurnaz
bozlak
zirzop
balyoz
narkoz
lezyon
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(07.10.16)
@hayat aklini konusacak bir filozof uret: iyi de "ı" harfi nerelerde?
"p" harfi çember içinde yok, nereden buldunuz?
ayrıca bir kez yazılmış harfi iki kez kullanamazsınız.
0
m e b
(08.10.16)
ben tabloya bakmadan aklıma gelen z farfi içeren 6 harflik kelimeleri yazdıydım, oradan ilerlenir diye.
soruyu çözmeye çalıştım, epeyce de uğraştım ve fekat yapamadım^^ biraz kelimebaz olmak lazım bu soru için. bende de o yok biliyordum da soru sayesinde iyice emin oldum artık :) ne biçim soru bu deyip kendimi temize çıkarmaya çalıştım ama nafile. gerçeklerden kaçılmıyor ^^
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(08.10.16)
@hayat aklini konusacak bir filozof uret: ben de aynı şekilde epey baktım ama olmadı bir türlü. ipucu verilirse yapabiliriz ama :)
0
m e b
(08.10.16)
5,3,1,6,2,4
sansür
lavabo
vizyon
çokgen
egoist
uzlaşı


nasil cözdügüme dair cokca mesaj sonrasi edit:
yürüttügüm Mantik su: dedim bu kelimeler türkceyse birer sessiz ve sesli harften olusan hece barindirmalari gerekiyor.
sonra carklara baktim. 5. carkta 4 tane pespese sessiz harf ve 3. carkta 4 tane pespese sesli harf var. hah dedim bu ikisi yanyana. sonra carklarin harflerine altalta yazdim, su cikti:
sa
la
vi
ço
eg
uz
sonra baktim icinde en egzotik hece hangisi diye. eg göz kirpti, dedim burdan yürüyeyim. icinde eg hecesi gecen alti harfli türkce kelime ne olabilir? aklima egoist geldi. diger carklari da egoist kelimesi cikacak sekilde yerlestirdim. hepsi oturdu :)
oturmasaydi baska yerden devam edecektim ama gerek kalmadi.
0
shi aila
(08.10.16)
(22)

atm'lerin paradan önce kartı vermesi

kibritsuyu
bunun amacı nedir arkadaş biri bana açıklayabilir mi? bazı atm'ler niye önce kartı, sonra parayı verir? ne gibi bir avantaj sağlıyor olabilir lan bu?özellikle akbank sözüm sana.
bunun amacı nedir arkadaş biri bana açıklayabilir mi? bazı atm'ler niye önce kartı, sonra parayı verir? ne gibi bir avantaj sağlıyor olabilir lan bu?

özellikle akbank sözüm sana.
0
kibritsuyu
(06.10.16)
eskiden tam tersiydi ve insanlar parayı alınca kartlarını unutuyorlardı diye hatırlıyorum. hatta bazı bankalarda bu yüzden şimdi kart çıkarken sesli uyarıda var.
0
Phoebe
(06.10.16)
kartı unutmamak daha önemli.
0
kingbulva
(06.10.16)
bana göre bu daha mantıklı. insanlar doğal olarak paranın karttan daha önemli olduğunu düşünüyor. parayı aldıktan sonra kartı unutması daha olası.

böylece atm, 'hacı sen şu kartı önce bi al, sıkıntı çıkmasın' diyor.
0
cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
(06.10.16)
Benim gibiler icin yapiliyor bu. Para cekmeye gidip parayi gorunce karti unutup gidiyorum. Once karti verince parayi unutma ihtimalim olmuyor.
0
aioniotita
(06.10.16)
Bununözel ismi bile vardı, parisli bir şeydi.

Kartın unutulmaması için.
0
kurnaz
(06.10.16)
haa kartı alıp parayı unutmak daha mı güvenli yani? amk kartını unutursan fark edince iptal ettirirsin. makineden kartı alan adam şifreni de görmemişse bir halt edemez. ama kartı alıp parayı unutup giden adamın arkasından çıkan para güzelce cebellezi edilebilir.

bu güvenlik mi oluyor şimdi?
0
🌸kibritsuyu
(06.10.16)
Kartı unutmamak için +1

Ama bende tam tersi, kartı alıp parayı almayan gitmişliğim var 2 kere.
0
peggy
(06.10.16)
eskiden parayı veriyordu ve kart hala içinde olduğu için unutup gidince işlem açık kalıyordu bir süre. yani süre aşımı olana kadar hesaptan para çekiliyordu.
0
isott
(06.10.16)
81 yaşındaki babam (ki teknolojik cihazları çok iyi kullanıri o atm başında saatler geçiren dedelerden değildir) akbank'ın gerizekalı atm'si yüzünden, benim de sayemde 2500 lira kaptırdı.

bana dedi ki "2500 lira verir mi atm?" dedim ki, "bilmiyorum vermez ama sen yine bir dene".

gitmiş 2500 lira çekmek istemiş. ekranda bir yazı çıkmış tabii teknolojik aletleri kullanabiliyor ama gözler yaş gereği hipermetrop. sanırım benim de "2500 lira vermez herhalde" dememden de yola çıkarak "bu kadar para çekemezsiniz, başka tutar girin" gibi bir şey zannetti. başka tutar girmek için onu onaylamış, hop makine kartı geri vermiş. kartı geri verince de çekemiyorum zannedip kartı alıp gitmiş. parayı da içeri girip gişeden çekmiş. tabii akbank'ın dangalak atm'si parayı da kartten hemen sonra değil 10-15 saniye sonra verdiği için gittikten sonra para da çıkmış. muhtemelen de birisi almış. biz bunu hesap hareketlerindeki önce atm'den, sonra içeriden çekilmiş 2500 lirayı görünce fark ettik.

meğer o uyarıda "2500 lira çekmek için x lira komisyon kesilecektir" yazıyormuş. onaylayınca komisyonu da kesmiş, parayı da vermiş.

hayır tamam ikisini de aynı anda ver madem unutulmasın isteniyorsa? kartı ver, yarım saniye sonra da parayı ver. kartı verdikten sonra 15 saniye beklersen adam ne bilsin para çıkacak mı, beklenecek mi? kart unutulmasın derken parayı unutturmak güvenlik mi oluyor?

evet ben de bir başka bankada parayı alıp kartı unuttum. unuttuğumu fark edince bankaya gittim, makine yutmuş kartı, geri aldım. başkasının eline geçmiş olsa bile arar iptal ettirirdim.

ama giden parayı geri getirmenin bir yolu yok. bunun adı da güvenlik.
0
🌸kibritsuyu
(06.10.16)
kart unutulmasını engellemek için +1.

ayrıca parayı unutursanız sorun olmaz. belli bir süre sonra (her banka kendine göre ayarlar) para alınmadığı için ATM parayı geri çeker. bu durumda sistemde para verilmiş ama fiziki olarak verilmemiş olur ve görevli ATM'ye para yüklemesi yaparken durumu farkeder ve hesabınıza para iade edilir. eğer hemen arkanızdaki adam el çabukluğuyla parayı cebine indirmezse paranız da güvende olur.
0
re noreno
(06.10.16)
öncelikle geçmiş olsun.
ama sizin örneğinizde bence şu anda kaybın da etkisiyle çok objektif değilsiniz.

babanızın görme sorunu yüzünden onay verdiği şeyi bilmiyor olması bankanın suçu değil açıkçası. tamamen sizin hatanız. evet belki atm kartı veriş zamanı ile nakdi veriş zamanının arasını uzun tutmuş olabilir ama yine de bu uygulama diğerinden daha güvenli.

yine de belki atm paranızı geri çekmiştir ama hesabınıza yansımamıştır belki. olabiliyor bunlar. umarım hallolur.
0
nigeo
(06.10.16)
nigeo +1
ayrıca istenilen para 2500 olduğu için makinanın o parayı kasasından çekip sayması anca o kadar sürmüş olabilir. sistemde bir hata varmış gibi gelmedi bana.

Umarım atm geri çekmiştir parayı da hesabınıza yansımamıştır sadece.
0
interview with the vampire
(06.10.16)
yahu sene 2016 arkadaşlar. babamın ekranı düzgün okumaması bankanın suçu demedim zaten. bilgisayar teknolojisi gelişmedi de benim mi haberim yok. 2500 lirayı kartı verdikten sonra mı saymaya başlıyor atm? bunu eleştirince babanın gözü yüzünden bankanın suçu yok diyorsunuz.

sayarsın parayı, deliğin ağzında bekletirsin, illa önce kartı vereceksen önce kartı verirsin, kart cihazdan ayrılır ayrılmaz da yarım saniye içinde parayı verirsin. 2016 yılında naha bu teknolojide bu mümkün değil demeyin bana. kartı aldıktan sonra parayı anca sayıp 15 saniye sonra uzatan makineye kafam girsin oğlum. olaydan sonra gittim ben e kullandım makineyi, adamcağız haklı. kartı aldıktan sonra cak cuk çıkırt tıkırt sesler gelip duruyor, neredeyse "para içeride sıkıştı galiba çıkamıyor" diye içeri girip haber verecektim ki para geldi. illa kartı önce verecekse makinenin kartı verdikten sonra "acaba parayı vermeyecek mi lan" diye düşündürmeyecek kadar kısa sürede parayı vermesi lazım. savunacaksanız mantıklı argümanlarla savunun.
0
🌸kibritsuyu
(06.10.16)
2500 lira kaybettiğin için "para karttan önemli" diye düşünebilirsin, ama kart daha önemli.

Adamın hesabında 10,000 lira var, gidiyor 500 tl çekiyor. Sonra da ya kartı ya parayı unutacak diyelim. 9500 tl'lik kart mı kıymetli, 500 tl'lik nakit mi?

İnsanlar parayı alınca kartı unutup gidebiliyor. Ama kartı alınca parayı unutan kişi sayısı %1'dir digerine kıyasla.
0
harzem
(06.10.16)
parayı alıp heyecandan kartı unutmaman
0
fragile lady
(06.10.16)
KArti unutmaman icin karti onceden veriyorlar. Parayi alana kadar beklersin ama karti unutabiliyorsun parayi aldiktan sonra. Once karti verip karti bulundugu yerden alana kadar parayi bekletiyor, boylelikle karti unutmani engellemis oluyor sistem.
Eskiden once parayi verirdi.

Soyle bir dusunurseniz karti unutma ihtimalinin her zaman daha fazla oldugun anlarsiniz zaten.
Atm'leri gozleri yazi okuyabilecek kadar goren insanlara gore yapiyorlar. Babanizin yasadigi talihsizlikte sistemin bir sucu yok aslinda.
0
stavro
(06.10.16)
arkadaşlar kartı unutmamak için yapıldığını ben de anlayabiliyorum ama kafamda mantığa oturtamıyorum.

düşünün bir kere, içinde paranızın ve kredi kartınızın olduğu cüzdanı kaybeder veya çaldırırsanız ilk önce paranızın gittiğine mi, kartınızın gittiğine mi üzülürsünüz? kart dediğin iptal edilir, yenisi çıkarttırılır. kart ile hesabınızın boşaltılabilmesi için, arkanızdaki adamın kartınızı unutma ihtimalini düşünerek bilinçli olarak sizi takip ediyor olması ve/veya şifrenize bakıyor olması gerekli. böyle bir ihtimal özellikle soyulmak için izlenmiyorsanız zayıf bir ihtimal. veya hiç aklında böyle bir şey yokken kartı bulup, şifrenizi de tesadüf bu ya görmüş bir elemanın şeytana uyup "dur şunun hesabını bi boşaltayım" demesi de düşük bir ihtimal.

ama arkanızda bekleyen adamın, siz gittikten sonra hemen arkanızdan flap diye makinenin verdiği parayı görüp de arkanızdan koşturmak ya da makinenin geri almasını beklemek yerine cebe atması daha yüksek bir ihtimal. hatta arkanızdan yetiştirmek amacıyla makineden alıp "beyefendi paranızı unuttunuuuz" diye koşup yetişemeyince eline aldığı parayı da şubeye vermek yerine (ki şubesiz atm ise o da mümkün değil) "amaan koy g.tüne" diye cebe atması da mümkün. zaten yapacağı bir şey de yok. makinenin geri alma ihtimalini yok ettikten sonra arkanızdan da yetişememişse, hele şube falan da yoksa/kapalıysa ne yapacak parayı?

hatta bazı insanlar sizin parayı almayı unuttuğunuzu değil, bozuk bir atm'nin fazladan para verdiğini düşünerek cebe atıyor. bankaya itelediğini zannettiği için vicdanı da rahat oluyor.

oysa kart öyle mi? arkandan yetiştiremese bile kaldırıp çöpe atar, ben de birkaç saat içinde kartımın olmadığını fark edip iptal ettiririm.

hala niye kart paradan önemli onu anlayamadım. bir tek unutulan kartlar yüzünden banka yeni kart gönderip zarar giriyor, o yüzden varsın para unutulsun, bankaya giren çıkan olamsın ihtimali geliyor. yani müşteriyi değil, kendini düşünüyor. yoksa şu yukarıda yazdığım açıklamalar çerçevesinde kart niye paradan daha önemli anlayamadım.
0
🌸kibritsuyu
(06.10.16)
Babanın durumu sıradışı bir durum, uç bir örnek. İnsanlar genelde ATM'ye para çekmek için gider. Parayı gören, avucunda hisseden de kartı orada pekala unutup gidebilir. "Al şu kartı, aradan çıksın bi, sen nasılsa parayı unutmazsın köfteee" demek gibi bir şeydir önce kartın verilmesi ve (sonrasında işlem yapmayı geciktirmesine rağmen) hem güvenli hem mantıklıdır.

Ama talihsiz bir olay yaşamışsınız, geçmiş olsun. Umarım makine geri yutmuştur parayı.

edit: Tam da söylediğin sebeplerden dolayı kart önemsiz görünen, haliyle unutulabilir bir şeydir. Paraysa unutulacak şey değildir. (ömrümde bir kere gördüm. Adam da Almandı. Alman disiplinini ağlatmıştır herhalde). Unutmak, ekranda yazılanı okuyamayıp, para vermediğini sanıp, atmyi terk etmekten milyon kat daha yüksek bir olasılıktır.
0
plajda baretle dolasan muhendis
(07.10.16)
Kart unutma vakaları çok fazla olunca bu uygulamaya geçildi.

Para versin ya da vermesin, ATM'de işlemin tamamlandığından ve oturumun kapatıldığından emin olmadan cihazın başından ayrılmak, o kişinin sorumluluğudur. Geçmiş olsun, dalgınlık ve iyi görememek birleşince bir kaza olmuş. Yukarda da yazıldığı gibi, bu çok düşük oranda gerçekleşen/gerçekleşecek bir kaza. Halbuki kart unutulması oldukça yüksek oranda görülüyor.
0
fever
(07.10.16)
Banka kartı yerine kredi kartı da girilebiliyor atm'lere. Her iki senaryoda da, unutkanlık durumunda kartlar internet alışverişlerine açıksa hesap veya kart limiti sonuna kadar kullanılabilir. Sonuçta her yer 3d secure kullanmıyor ve tüm bilgiler kartın üzerinde yer alıyor. Kartı almadan numarasını ezberlese bile sıkıntı. 500 lira kaybetmektense kartı kaybetmek daha büyük risk. Bu sebeple paranın karttan sonra verilmesi bence en mantıklısı.

Ha bana kalırsa, herkes mobil uygulama kullanmayı öğrensin. Kart yerine qr code kullanarak mobil uygulama üzerinden para çeksin. Hem daha hızlı(telefondan login olma ve ilgili menüde işlemi yapıp bekleme kısımını daha atm'ye gelmeden halledebiliyoruz) hem de daha güvenli. Şubelerin atmsinde dahi olsa kartın kopyalanma ihtimali var. Hele hele işlek bölgelerdeki şubesiz atmler riske çok açık.
0
saygilarefendim
(07.10.16)
kameralardan parayı kimin aldığı ya da babanızdan sonra işlem yapan kişi bulunamıyor mu, o yöne de bakmışsınızdır gerçi, yine de bi hatırlatayım dedim.

evet parayı alınca kartı unutan çok oluyor bankalar ona çözüm getirdiler akılları sıra. oysa yapılması gereken sıralama değiştirmek değildi "seninle işim bitti" komutunu istemekti. (şifre onaylı) komut almadan kartı vermezse unutulma durumunda kart başkalarının eline geçmez bankada kalır.
ayrıca; para çektikten sonra veya önce sorgusuz sualsiz kartı verince para çekme işleminden sonra başka işlem varsa tekrar kart koyuyoruz boşa zaman kaybı oluyor.

çözümü çok basit olan şeyler bile sorun oluyor havasını suyunu sevdiğim memlekette.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(07.10.16)
halkbank önce parayı sonra kartı veriyor. iki kere kartı unuttum bu yüzden. kart daha önemli.
bence önce kartı sonra parayı vermeliler zaten. kartı unuturum ama parayı unutmam.
0
şubatsonrası
(07.10.16)
(4)

Keçiboynuzu, tarçın, ıhlamur vs. bir sürü şey çayı

selam
Küçükken bir kere hastalanmıştım, evde de kimse yoktu bende komşuya gittim, bana böyle içinde başlıkta belirttiğim ayrıca unuttuğum bir sürü şeyin olduğu bir çay yaptı, 2 saatte ayağa kaldırmıştı bu çay beni, bileniniz var mıdır?bunu yapan kişi o sıralarda 85 yaşında falandı üzerinden 15/20 sene geç
Küçükken bir kere hastalanmıştım, evde de kimse yoktu bende komşuya gittim, bana böyle içinde başlıkta belirttiğim ayrıca unuttuğum bir sürü şeyin olduğu bir çay yaptı, 2 saatte ayağa kaldırmıştı bu çay beni, bileniniz var mıdır?

bunu yapan kişi o sıralarda 85 yaşında falandı üzerinden 15/20 sene geçti, anneniz babanız bilmese bile belki daha büyükleriniz biliyordur, nedir o ha nedir nedir? Çok hastayım be duyuru.


Not: tadı da güzeldi.
Not: medikal'e yazacaktım ama medikal midir bilemedim,
0
selam
(05.10.16)
kaynar deriz ondan yapmış olabilir.
1 çubuk tarçın birkaç karanfil bir veya ikişer kök zencefil ve havlıcan, bir tutam ıhlamur yavaş ateşte katnatılır. ıhlamuru ben inmesine yakın ekliyorum daha güzel oluyor.

ekleme:
sarımsak ye, adaçayı da iç. bol sıvı al.
limonlu asprin yap bir de. sabaha bişeyciğin kalmaz.
geçmiş olsun :)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.16)
@hayat aklini konusacak bir filozof uret, wallaha olabilir, tarçınlı bişiydi, keçiboynuzu ve kuru incir falan vardı galiba (tam hatırlamıyorum), şey demişti, hepsinin bir sırası var o sırayla koymak lazım yoksa olmaz demişti.
0
🌸selam
(05.10.16)
ana malzemeler bunlar başka şeyler de ekleniyor istenirse. elma konulur (çekirdekleriyle birlikte) , kuşburnu konulur incir de olur, keçiboynuzu duymadım ama o da olur.
genel sıralama şöyle:
önce kökler tohumlar kaynatılır. kuru oldukları için yumuşayıp içeriğini suya bırakması zaman alıyor. havlıcan, zencefil kuşburnu, tarçın... sonra yaş meyve türü eklenir ayva elma gibi, en son ot türleri ıhlamur gibi.

adaçayı asla kaynatılmaz. kaynara adaçayı konmuyor da genel bilgi olarak.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(06.10.16)
@hayat aklini konusacak bir filozof uret, çok teşekkür ederim yaw, saolasın. yarın deneyecem bakalım, tadı da güzel oluyo :=)
0
🌸selam
(06.10.16)
(9)

Ateist anne/babalar

dostlarorkestrasi
Ateist anne/babanız ya da siz ateist olarak anne/baba iseniz çocuğunuza nasıl açıklama yapıyorsunuz, size ne söylendi. Şimdi düşünüyorum, benim çocuğum olursa ilkokula ya da kreşe giderken, belki öğretmenleri, belki arkadaşları allahtan bahsedecekler, tahminen benim çocuğum da bunlardan habersiz ola
Ateist anne/babanız ya da siz ateist olarak anne/baba iseniz çocuğunuza nasıl açıklama yapıyorsunuz, size ne söylendi. Şimdi düşünüyorum, benim çocuğum olursa ilkokula ya da kreşe giderken, belki öğretmenleri, belki arkadaşları allahtan bahsedecekler, tahminen benim çocuğum da bunlardan habersiz olacak. Eve gelip soracak allah ne? Bizi o yaratmış, öğretmenim öyle dedi, arkadaşım dua edersem istediğim şeylere sahip olabileceğimi söyledi yanacakmışız falan falan. Ne denir ki? İnanmadığım şeyi çocuğa varmış gibi anlatamam, boşver biz inanmıyoruz desem çocuk okulunda problem yaşayabilir sanki?
0
dostlarorkestrasi
(05.10.16)
İki teoriyi de basitçe açıklamak ve bazıları buna inanıyor bazıları öbürüne demek en uygunu olur sanırım. Çocuk da büyüdükçe kafasına yatkın olanı seçer. Bir ilkokul çocuğuna tanrıya inanmayı empoze etmek kadar inanmamayı empoze etmek de yanlış bence.

Not: Ateist değilim tanrının varlığına inanıyorum. Anne baba değilim, annem babam ateist değil. Alelade bir insanım. Sadece yapılabilecek sağduyulu hareketin yukarıda yazdığım gibi olacağını düşünüyorum.
0
buff
(05.10.16)
açılın ben ateist baba inanan anne çocuğuyum, annem her zaman mantıklı bir çerçevede kendi görüşünü ve babamın görüşünü anlattı, babam ise ''yaaav sktiret bu meseleleri daha adam akıllı şeylere gafa yor'' modundaydı.. yani demem o ki annemin yaklaşımı her zaman daha ılımlı idi fakat sonuç noldu? ben de inanmıyorum. yani nasıl anlatıldığının bir önemi çok fazla yok bana sorarsan, su yolunu bulur derler ya, öyle..
0
shotgunwoman
(05.10.16)
En kökten çözüm müslümanların çoğunlukta olduğu Türkiye gibi bir ülkede çocuk sahibi olmamak olurdu sanırım. En mantıklısı bu görünüyor şimdilik. İleride zaten çocuk yolunu kendi çizer ama arkadaşları ve öğretmenleri çocuğu kafir olarak etiketler ve dalga geçerler. Onu dışlarlar. Çocuk ikiye bölünür. Okullardaki akran baskısını ve aşağılamanın boyutunu tahmin bile edemezsiniz. Gerçekten berbat bir durum.

Şahsen ben çocuğumu çoğunluğun ateist olduğu bir ülkede büyütebilme imkanı yakalayamazsam çocuk sahibi olmayı düşünmüyorum. Gerçi benim çocuk sahibi olmayı istemememin başka nedenleri de var, salt bu değil.

Edit: Ateist olmasalar da ılımlı bir ailenin çocuğuyum. Dindar insanlar değil bizimkiler.

Edit 2: Yukarıda söylemeyi unuttum, çocuk ilkokul döneminde bayağı zorluk çeker. İleride zaten nabza göre şerbet vermeyi öğrenir.
0
köstebek kurabiye
(05.10.16)
Ben baba tarafıyım.

Bir kere bebeyi tanrı kavramından bahsedecek yerlere götürmüyorum. Kreşye falan bastan soruyorum bu konudaki tavır nedir diye.

Onun dışında çocuk bizim ailede olmayan şeyleri (çarşaf vb) kesinlikle gormüyor bilmiyor. Nadiren ezan okuduğunu duyup anlam vermeye çalışıyor 'amca camide şarkı soyluyor' diyor geçiyorum

Çocuğa belli bir yaştan sonra dini meseleleri açıkça anlatmak gibi bir niyetim var ama dünyanın bir bölümünün bu kadar vahşi olduğunu nasıl anlatırım bilmiyorum.

Dua meselesinde bir iki kere deneme yanılma oldu. Sonra bıraktı o işleri. Benden once kuzen büyüttü çocuk, onlar da dua ile değil çalışarak birşeyler elde edebileceklerini gayet deneme yanılma yoluyla öğrendiler.

Senin görüşlerin berraksa netse çocuğa olduğu gibi anlatmaktan çekinme. Dogru zamanda ogrettiginde anlıyor.
0
babilbaligi
(05.10.16)
Ben de dindar olmayan ama müslüman bir anne ve baba tarafından yetiştirildim. Babam biraz inançsız sayılırdı hatta, peygambere sübyancı derdi, saydırırdı arada, babannem cehennemden bahsedince de, gidip de dönen mi var anne, nerden biliyon ahahsadaf der gülerdi:) Evde dini öğretilerle yetiştirilmedim dolayısıyla. Sonuç ateistim.

Eşim deist. Çocuklarımızı bu konuda serbest bıraktık, soru sordukları zaman İslama göre böyle böyle, bilimsel açıdan da şöyle şöyle diye anlatmaya çalışıyoruz anlayabilecekleri şekilde. Neye inanıp inanmayacaklarını ya da kendi dinlerini seçmekte özgürler diyelim. Yarın öbür gün biz budist olduk diye gelirlerse şaşırmayız yani.

Okuldaki duruma gelince, müslüman bir ülkede yaşadığımızı ve dini konularda serbestçe her düşünüklerini her ortamda konuşamayacakları bilincini verdik. Bu konunuda farkındalıkları var.
0
old possum
(05.10.16)
Daha önce şöyle yazmıştım, onu geri getireyim.

Baba tarafım komple ateist (dedeler medeler, vb.), anne tarafım daha bir deist gibi ama bir felsefeye oturtmuş değiller. Çok da varmış yokmuş, umurlarında değil; "Allah varsa, iyi yani. Olabilir, olmayabilir; ne yapalım" ayarındalar. Bir de dede ve nineleri çok az gördüm. Anneannem ve annemin babası ben doğmadan ölmüşlerdi; baba tarafından dedem de ben çok küçükken öldü. Bir tek ağzı bozuk babaannemi birkaç kere gördüm ki, onun da inancı var mıydı, yok muydu bilmiyorum. Kapalı değildi ama başına yarım yamalak bir örtü takardı.

Büyürken garip şeyler yaşadım. Hiç evde din konuşulmadı. Kimse inanıyoruz, inanmıyoruz demedi; Allah'ın lafı açılmadı. Dünya tarihinde böyle bir şey yokmuş gibi büyüdüm. Sonrası travma oldu diyemem ama çok şaşırdığım dönemler oldu. Hiç din öğretmenim de olmadı mesela. İlkokul öğretmenim ateistti; ortaokulda din öğretmeni yoktu. Onun yerine Sosyal Bilimler ve Türkçe öğretmenleri girerdi. Onlarda da çoğunlukla Aziz Nesin, Muzaffer İzgü, vb. hikayeleri okutulurdu, sonra onları tartışırdık. Sadece ilk bir iki hafta dinle ilgili konuşulurdu. Lisede yine din öğretmeni yoktu son sınıfa kadar. Müzik öğretmenimiz din dersine girerdi ve klasik müzik eğitimi verirdi. Hafta sonu konçertolar olurdu. Dönem içinde iki haftada bir konçertolar olurdu. O konçertolara gittipimizde yoklama alınırdı. Kaç konçertoya gidersek o kadar yüksek not alırdık. Okul puanı ÖSS'de önemli olduğu için her konçertoya giderdik. Bir de bu hocaların hepsi sendikalılardı. Genelde müzik derslerinde okulun dertleri, toplum sorunları, vb. konuşulurdu. Son sınıfa doğru da test çözerdik. Bir tek lisede son sınıfta din öğretmenim oldu. O da "Bunlar ÖSS'ye girecek, test çözsünler" diye bırakmıştı bizi. Din derslerinde test çözerdik. Tabii şu an daha yoğun bir din eğitimi var, çocukların bu eğitimle karşılaşmaması imkansız.

9 yaşına kadar dinle ilgili hiçbir şey duymadım. Karşı komşumuz kursa gittiğini söyledi. Biz de ne öğrendin diye sorunca "İmanın Şartları" yazılı bir kağıt çıkardı, onları okudum. Az çok orucu biliyordum sadece. Onu da pide ayı olarak biliyordum. Bir de bizim evde çok net Türkçe konuşulur; Arapça-Farsça kelimeler düzeltilir, babam kızar. O yüzden o kızın okuduğundan bir şey anlamamıştım. Başta iman ne demek onu bilmiyordum zaten. Hani, yarı İngilizce yarı Türkçe bir şey okusa anlardım ama anlamadım. Eve gelince anneme söyledim, o da "Kuran kursuna gitmiştir" dedi. Bir yandan da bulaşık yıkıyordu. Ben de baktım anlamadığım kelime sayısı artıyor, konu da eğlenceli değil, "İyi, peki" deyip konuyu kapattım.

İlkokul 4'te din dersinde Kelime-i Şahadet'ten not almıştık. Öğretmen sınıfta üç kez okuduktan sonra herkesten ezbere söylemesini isteyip not vermeye başladı. İlk başta ağladım, iki yanımda oturanlar biliyordu ama bir o kadar da bilmeyen vardı. Bana başlık bile bir şey ifade etmiyordu. Sıra bana gelene kadar ezberledim. Neyi ezberlediğimi 10 yıl sonra anladım.

Ortaokul'da Tarih-Coğrafya hocasının girdiği derste de arada yarım saat ders kitabından bir şeyler okunuyordu. Orada "Hz. Muhammed son peygamberdir" diyordu. Bir arkadaş parmağını kaldırıp "Allah fikrini değiştirmiş olabilir mi?" diye sordu. Hoca "Allah fikrini değiştirmez" dedi. Arkadaş da "Fikrini değiştirdiyse nereden bileceğiz?" diye sordu. Girdiğimiz en dini muhabbet buydu. Orta 1'de gelen hoca ile hikayelerin arasında "Temiz olalım. Kimseyle dalga geçmeyelim. Yalan söylemeyelim." gibi daha çok ahlaka yönelik anlatımlar yapardı. Bir hafta temizlik konusuydu mesela. Temizlik nasıl yapılır, sabah kalkınca ne yapmalıyız, vb. vardı. Sonraki haftalarda "Kötü durumdaki insanlarla neden dalga geçmememiz gerek" gibi konuları işledik.

Bir de ben kitaplara meraklı olduğum için ders kitabından namaz diye bir şey öğrenmiştim. Bir iki kere elimi kolumu kaldıra kaldıra, toplam üç dua ile namaz kıldım. Evde kendi kendime namaz kılıyordum uyduruktan. Annem gördü, "Ne yapıyorsun" dedi, "Namaz kılıyorum" dedim. Bıyık altından gülerek mutfağa geçti. Birkaç kere kendi kendime namaz kıldım o şekilde. Sonra yaz geldi zaten, top oynamaya çıkmak daha çekici geldi. Hiç kimse inanmamız ya da inanmamamız gerektiğini söylemedi; öylece kendi halime bıraktılar.

Arkadaşlarımla yaptığım en dini muhabbet şuydu: 11-12 yaşındayken mahalledeki 7-8 çocuk oyun oynuyorduk. Konu bir şekilde Allah'a geldi. Bir arkadaşım "Bana Allah'a inanmayacaksın ama Matematik'ten geçeceksin deseler, bana uyar" demişti. Bir kişi "Matematiğe gerek de yok aslında" dedi. Bir iki kişi "Bana da uyar" dedi, bir iki kişi "Bana asla uymaz" dedi; ondan sonra da ne oynuyorsak ona devam ettik. 5 dakikayı geçmedi muhabbet.

Neyin ne olduğunu öğrenmem liseye dayanır. Belki arada küçük şoklar vardır ama hiç travmatik bir şey yaşamadım. Belki şu an unuttuğum bir şey vardır ama bulamadım. Şu an hatırladığım, 8-9 yaşında bir arkadaşımın Allah'ın her şeyi bildiğini ve gördüğünü, her yerde olduğunu söylediğini ve benim de onun üzerine bir süre banyoda üstümü çıkarırken çok çekindiğimi, Allah'a çok ayıp olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Baktım, banyolar kompleks bir hal alıyor, 'Amaaan, görürse görsün. Bakmasın' diye düşündüğümü hatırlıyorum. İzmir'de büyüdüm. Çarşaflı hiç görmedim, apartmanda türbanlı bir kişi vardı ama hiç onunla ilgili konuşulduğunu ya da başka biri hakkında dinle ilgili bir konuşma olduğunu duymadım.

'Boşver, inanmıyoruz'dan ziyade 'İster inan, ister inanma. Takıl kafana göre' daha uygun. Eğer dışarıda olan bir şey evde yasaklanırsa daha fazla merak uyandırabilir ve çekebilir. Bazen oturup 'Bazı insanlar inanır, bazıları inanmaz. Buna büyüyünce karar verebilirsin. İstediğinde kararını değiştirebilirsin' demek daha uygun olacaktır. Burada 'Sizin dininiz size, benim dinim banadır' kısmı kitaplarda çok vardı eskiden, hala var mı bilmiyorum.
0
aychovsky
(05.10.16)
annem babam ateist. ilkokula başladığımda allah kavramını biliyordum, okulda öğrenmedim. annemler sadece kendi inandıklarının bu olduğunu söylediler, bana inanmam için baskıda bulunmadılar. gerçi bir istisna hatırlıyorum: kedim öldüğünde allah'a sığınmak istemişim, o zaman babam kesin bir dille cennet falan yok demişti. onun dışında annemin okulda allah'a inanmadığımı belli etmememi sıkı sıkı tembihlediğini hatırlıyorum. yine de kendimi tutamadım, o zaman yakın olduğum bir arkadaşıma söyledim, o da bana kızdığı bir anda diğerlerine söyledi. o arkadaşım tarafından dışlandım, diğerleri de en azından garipsedi (ortamı yumuşatmak için "o da insan" demişti biri hatta). neyse bunun dışında bir olay yaşamadım. din derslerinde sinir oldum. arkadaşlarıma hep söyledim dinsiz olduğumu, normalleşsin diye.
0
slow like honey
(05.10.16)
ben ateist anneyim.
bizimkilerin anane babane vs kanalıyla müslümanlık hakkında bilgileri oldu. ananem namaz kıldırmış örtü hediye etmiş filan ben işteyken. ben karşı çıkmadım hiç birine. tam tersine öğrensinler istedim. ana sııfında italyan ana okuluna gittiler. o vesileyle hristiyan arkadaşları oldu. aynı çocuklarla kilisenin yaz kamplarına katılıyorlardı. pazar derslerine müslüman çocukları almıyorlardı ben katılmak isterlerse benim çocuklar katılabilirler dedim, yasakmış alamazlarmış. yine de başka inancın kültüre, ailelere, insanlara etkilerini gözlemleme olanağı bulduklarını düşünüyorum.

benim tutumum mümkün olduğunca değişik yaşamlarla tanıştırmak, araştırmaya yöneltmek yönünde oldu. onlar gözlemlediklerini kafalarında kendilerince harmanladılar sonuçlar çıkardılar. ben hemen hemen hiç müdahale etmedim.
müdahalem de mesela okulda ezberletilen duaların meallerini okumalarına yöneltmek gibi şeyler oluyordu.

soruları oluyordu ara ara. cin merak edilen yaşlarda cinleri sordular mesela. ruh çağırma seansları yaptılar ruh gelmedi tabii. işte böyle böyle büyüdüler.

annemin vafatında zorlandım çünkü çok sevdikleri ananelerini kaybetmişlerdi. o bizi görüyormuş demi gibi sorular sordular. gördüğüne inanmak istediler. 7 ve 8 yaşlarındaydılar.

boşver biz inanmıyoruz yerine " bazı insanlar öyle olduğuna inanıyor" şeklinde ifade etmek daha uygun. bırak sorgulasın, debelensin.. işi ne :)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.16)
Annem ateist babam deist.
Ablam müslüman ben ateistim.

Hayatım boyunca evde ne bir dua edildiğini duydum,ne namaz, ne ramazan, bir mevlut ne de başka bir şey gördüm.
Kurbanı vekalet vermişler bir kaç kere, duydum.

Bana kimse bir baskı yapmadı hatta bir kac yaz kur-an kursuna gitmemi teşvik ettiler; ben istemedim ve hic gitmedim. sanırım 5-6 yaşlarından beri (yas oldu 35; kendimi bildim bileli) inanmıyorum. Öğrenim hayatımda aldığım derslerde sure de okudum namaz da kıldım gerekliyse. Hic itiraz etmedim. Ailem bu konuda sorulama aciklamalar yaparken "inanmıyoruz" demedi hic. Sanırım okullarda dışlamayayım diye. Incili kuranı ve zeburu okudum. Hep okumami teşvik ettiler. Aklım başına gelince de evde kimin neye ne kadar inandığını çözmüştüm zaten.

Eşim müslüman. Namazını da kılar.
Ben ona ve oruç tutan dostlarıma iftar sofrası kurarım.evlenmeden önce de yapardım. Eşime sahurda bir şeyler hazırlamaya çalışırım arasira. Icimden gelir. Bayramlara da önem veririm. Benim için dini bir gelenek değil ancak ailenin ve dostların toplanması için vesile olmuş güzel bir zaman dilimidir.

Ateist olduğumu eşim bilir. Inanc konusu aramizda konuşulmaz. Tabu degildir,gerek gormuyoruz.Herkes kendi içinde yaşar.

@hayat aklını...ve @buffy +1

Oğlumuz da her ikisini bilecek. Temel dini bilgileri alabilir ancak detaylara girilmesine izin vermem. (Or:cennet-iyilik, cehennem-kötülük ilişkisini bilmesi yeterli. Yasina agir gelecek olan Cayır cayır yananlar ya da huriler gibi detayları ileride ilgilenirse öğrenir. )

Ben de okumasını teşvik edeceğim. Sonra diledigi şekilde yaşayabilir.
0
balik kraker
(06.10.16)
(24)

Otobüste hangi koltuk

etki
Otobüs dolu gidecek ama ilk bileti siz alacağınız için istediğiniz yeri seçebiliyorsunuz. Tek kişi ya da iki kişi olduğunuzda nereyi tercih edersiniz?Koltuk no da söyleyebilirsiniz link atıyımhttp://i.hizliresim.com/yVvLpj.png
Otobüs dolu gidecek ama ilk bileti siz alacağınız için istediğiniz yeri seçebiliyorsunuz. Tek kişi ya da iki kişi olduğunuzda nereyi tercih edersiniz?

Koltuk no da söyleyebilirsiniz link atıyım
i.hizliresim.com
0
etki
(05.10.16)
4 ya da 7
en önde şöförün çok sesi geliyor rahatsız eder .bir de gözün yolda kalıyor .
0
devilone
(05.10.16)
28
0
rayde
(05.10.16)
2-3u alirim. Cunku yolu izlemeyi seviyorum. 4 otobus modeline gore tercih ederim cunku bazi otobuslerde 4e oturunca yolu gormek zor oluyor.


Bunlar doluysa 21-22, yine onumde orta kapi sebepli bosluk olustugundan gorus acim genis oluyor. Ha tuvalete girip cikan oluyo ama muzik dinledigimden ve yola baktigimdan pek farketmiyorum.
0
kuehles blondes
(05.10.16)
13
0
Piukh
(05.10.16)
1 numara oldugunu gormemisim, 2den basliyo sandim.

4 yerine 1 diyecektim.
0
kuehles blondes
(05.10.16)
niye bilmiyorum ama ben de 13ü alırım.
0
ron dennis
(05.10.16)
29 ya da 32
0
mutekebbir
(05.10.16)
7
0
essoist
(05.10.16)
Orta kapı açıldığında soğuk geliyor, arka taraflar da çok havasız oluyor.
10 veya 13'ü seçerdim.
0
gonulcelen87
(05.10.16)
1-2-3-21-22
0
gotic
(05.10.16)
1 ya da 4.
0
MtKrt
(05.10.16)
her zaman sağ orta kısım, kalmamışsa şoför arkası alırım.
linkteki düzende 22. koltuk tam benlik.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.16)
imkan varsa her zaman tekli. çift kişiyken orta kapı arkası(örnekte 21-22) öncelikli ama fark etmez.
0
rubenanyukov
(05.10.16)
18. Cam kenarı ve arkası boş, koltuğu istediğim kadar yatırırım.
0
buff
(05.10.16)
7-10
kaza anında şoför refleks olarak kendini koruyormuş, mesela;
sola kırarsa karşıdan gelen araç otobüsün sağ önüne vuruyor
sağa kırarsa karşıdan gelen araç otobüsün sol arkasına vuruyor

1 ve 4 şoföre çok yakın, 13 ve 16 kapıya çok yakın

iki kişiysek ve dizilim buysa 30-31 en güzeli. hem topkeklere yakın hem orta kapıdan uzak hem de çok arkada sıkışık değil.
0
azizakin
(05.10.16)
5 nomra tekli koltuk. 1'e sigsam onu alicam da sigilmiyor.
0
alperz
(05.10.16)
19
0
mevsimler
(05.10.16)
3.

Her zaman en önde oturmayı tercih ederim ama şoförün tam arkası değil, direkt yola bakan diğer taraf cam kenarı.
0
köstebek kurabiye
(05.10.16)
23 - 25. savrulmalar ve kasislerden minimum etkilenen yer olduğunu düşünüyorum. ayrıca çıkışa yakın ve kafadan & arkadan çarpmalara göre daha güvenli.
0
zgrydn
(05.10.16)
en konforlu yer iki dingil arasıdır. yani ön ve arka değil. dingil üzerinde titreşim ve sarsıntılardan etkilenirsiniz.

wc yok ise ortada olurum. tek isem solda 16*19*20, çift isem sağdan 24*25 falan.

21*22 yi almayın, diz mesafesi kısa olur, ayakları uzatamazsın.
17 köşede. gelen geçen koltuğunuzdan tutunur, kafanıza çarpar.
en arka motordan dolayı sıcak ve gürültülü olur. ayrıca sıcaklığı ön taraftan farklı olur. çok sıcak veya çok soğuk olabilir.
0
sttc
(05.10.16)
23
0
fragile lady
(05.10.16)
7-10-13'un oldugu siralar en sukelalari.
0
jedilance
(05.10.16)
7 alırım. 7 alıyorum varsa. yoksa bi arkası. orta kapıya da fazla yaklaşmam.
0
tiredpanda
(05.10.16)
Her yolculukta 17-18 den birini almayı tercih ederim. Koltugun arkaya yatma payi biraz daha fazla. Bu nedenle arkanda kimse olmadigi için tantana olmuyor. Rahat rahat yolculuğunu yapıyorsun. Suya ulaşmak, muavinden ekstra cay kahve istemek oldukça kolaydır. Hele 2+1 otobusse tadindan yenmez.
0
obss
(06.10.16)
(10)

Şu hakket bu kadar para eder mi ?

jamalbsf
https://www.sahibinden.com/ilan/ikinci-el-ve-sifir-alisveris-antika-makine-singer-ed-serisi-antika-dikis-makinasi-279330222/detay
0
jamalbsf
(05.10.16)
Antika işinden anlamam ama o kadar etmeyeceğini düşünüyorum.

Antika değeri olsaydı daha spesifik bilgiler verilmeliydi bence. "Oldukça eskidir." bilgisi tatmin edici değil.
0
himmet dayi
(05.10.16)
Annemde aynısından var, istersen yarı fiyatına bırakırım ;)
0
re noreno
(05.10.16)
şurada yazdığına göre 1950 yapımı.

ismacs.net

ayrıca ed değil eg serisi. seri numarası eg ile başlıyor.

evet biraz para edebilir elbette ama 90 bin tl bariz keriz silkeleme işine dönmüş.
0
sir gawain
(05.10.16)
Bizde de var aynisindan 15bine satariz:)) keriz silkelicek adam enayi ariyor
0
England
(05.10.16)
aynısından rahmetli anneannemden vardı, hatta daha bile eski olabilir 500 bile etmez çünkü aradığında kolayca bulabilirsin.
0
killerbee
(05.10.16)
Aha bizim evde de var. 2 bira ismarla senin olsun :p
0
rayde
(05.10.16)
50 bine bırakırım bi kayışı eksik komple çalışıyo
0
selam
(05.10.16)
etmez. o model nadir bulunan bir model değil, 30000 tane üretilmiş zamanında.
1950 yılında 10 tane üretilen modeller bile o kadar etmez. ancak 1850 1940 arası üretimler edebilir belki. antika piyasasını bilmiyorum da etse etse o modeller eder diye tahmin yürütüyorum.

rakamı yanlış yazmış sanırım satıcısı.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.16)
Keriz.avi
0
babilbaligi
(05.10.16)
Dalgasına konulmuş +1

Aynısı bizim evde de var. Ahah bu kadar para veren olursa satayım da kendime bir tane apart alayım bari.
0
köstebek kurabiye
(05.10.16)
(2)

Elimdeki yabancı kelimelerin olduğu metinleri bulacak aracı var mı?

kırıkkalpleryolcusu
Elimde kelimeler var anlamını biliyorum fakat cümle içinde kullanacağım paragrafları bulmak zor bunu nasıl çözebilirim? Teşekkürler.
Elimde kelimeler var anlamını biliyorum fakat cümle içinde kullanacağım paragrafları bulmak zor bunu nasıl çözebilirim?

Teşekkürler.
0
kırıkkalpleryolcusu
(05.10.16)
tatoeba.org

google'dan da bulabilirsin.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.16)
www.linguee.com

diğer dilin german olduğuna bakma, sen ingilizce olanı ile ilgileneceksin.
0
puc
(05.10.16)
(2)

Bursa'daki evlerin çatıları neden beyaz?

oxygene
Soru başlıkta; Google Maps'te gezerken farkettim ve tuhaf geldi, acaba şehrin dışı ve sanayi bölgesi mi diye baktım anca şehrin yarısından fazlasını oluşturuyor, özel bir sebebi var mı? ya da hepsi teras mı?fotoğraflar ekli.*kar demeyin, arada kırmızılar da var:)
Soru başlıkta; Google Maps'te gezerken farkettim ve tuhaf geldi, acaba şehrin dışı ve sanayi bölgesi mi diye baktım anca şehrin yarısından fazlasını oluşturuyor, özel bir sebebi var mı? ya da hepsi teras mı?

fotoğraflar ekli.

*kar demeyin, arada kırmızılar da var:)
0
oxygene
(04.10.16)
google görsellerde de şehrin görüntüsü beyaz ağırlıklı. google earth' le sokaklara baktım. kremitten çok panel kullanıyorlar.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(04.10.16)
bursalı olarak cevap veriyorum, çatı değil de teras şeklinde bırakılıyor hep o yüzden. bizim de öyle mesela.
0
rurouni
(05.10.16)
(7)

Konuşma grubunda anlatmalık hikaye?

goodz
Böyle ufak bir konuşma grubunda anlatılabilecek kıssadan hisse gibi veya insanları etkileyecek, ilham verecek ufak konuşmalar hazırlamam gerekiyor. Bu türden hikayeler/konuşmalar biliyor musunuz ilham alınabilecek?
Böyle ufak bir konuşma grubunda anlatılabilecek kıssadan hisse gibi veya insanları etkileyecek, ilham verecek ufak konuşmalar hazırlamam gerekiyor. Bu türden hikayeler/konuşmalar biliyor musunuz ilham alınabilecek?
0
goodz
(04.10.16)
m.youtube.com

Kıssadan hisse, if you are greedy you re set up perfect*

*Açgözlüsen oltaya çabucak gelirsin
0
freebird5406_2
(04.10.16)
Deniz yıldızının hoyrat yosunla imtihanı.
0
bigbadabum
(04.10.16)
sevdiğim bir hikaye var. uzun uzun anlatınca daha güzel ama, kısacık yazacağım.

iki kardeş oduncu varmış. biri sabah erkenden yola çıkar, ormana gider ya allah der baltasını vururmuş. kan ter içinde kalsa dahi durmaz, hava kararıp göz gözü görmez olunca bırakırmış. tüm gün kestiği odunları yükler eşeğinin sırtına gelirmiş.

öte yandan, diğer kardeş, sabah münasip bir saatte ormana gider, çalışır, yorulunca mola verir tekrar devam edermiş. akşam da karanlığa kalmadan vakitlice gelir, günü bütün iş yaptığı halde çok yorulmazmış. en nihayetinde topladığı odun, hiç mola vermeyen kardeşinin topladığından daha fazla olurmuş.

bir gün az toplayan çok yorulan kardeş sormuş: senin sırrın nedir? hem dinleniyor hem az çalışıyor hem de çok topluyorsun. kardeşi cevaplamış: ben her mola verdiğimde alıp elime baltamı, çıkarıp cebimden bilemi* baltamı biliyorum (keskinleştiriyorum) demiş. oysa ki diğer kardeş baltasını keskinleştirmeyi hiç akıl etmemiş.

bu hikayeyi çok severim. sonunu ben kısa kestim, daha etkileyici hala getirebilirsiniz. bu hikaye aşikar da olsa, çoğu zaman bizler ilk kardeşin yaptığını yapıyor hiç bir zaman kendimizi ya da aklımızı keskinleştirmiyoruz.


(bileme aleti,ismini unuttum)
0
dahinnotha
(04.10.16)
Çok iyi bunlar, başka ekleyeceği olan var mı? :)
0
🌸goodz
(04.10.16)
"siz 1 siniz. okuduğunuz her okul aldığınız her eğitim bu 1'in yanına bir sıfır ekler. değeriniz artar. hoca baştaki biri siler ..." anlatısı öğrenci vb gruplar için iyi bi anlatı.

burnunuza kahveyi nasıl alırsınız anlatısı da hoş bi anlatı.

(aklıma bu ikisi geldi şimdilik. nette ayrıntıları vardır diye kısaca yazdım. bulamazsan anlatabilirim.)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(04.10.16)
@hayat aklini konusacak bir filozof uret araştırdım da bulamadım, bir el atabilir misin :)
0
🌸goodz
(04.10.16)
burun hikayesini okuduğum kitabı internette buldum. kopyala yapıştır:
Şimdiki öykümüz biraz komik, ama gerçekten olmuş. Anne Lindbergh'
in annesi Bayan Dwight Morrow bir gün kocasının ortağı
Bay Morgan'la birlikte çay içerek sohbet ediyordu. Bay Morgan
küçük Anne'i hiç görmemişti ve onunla tanışmak için
gelmişti evlerine. Bay Morgan'ın korkunç bir burnu vardı.
Yalnızca şiş ve kırmızı olmakla kalmayıp yüzünün büyük bir
bölümünü kaplayacak kadar iriydi de. Bayan Morrow, çocukların
akıllarından geçeni pat diye söyleyebileceklerini bildiği
için Anne'in Bay Morgan'ın burnu konusunda söyleyebileceklerinden
endişe ediyordu. Adamın bu konudaki hassasiyetini
de biliyordu.
Bay Morgan odaya girdi ve Anne'le tanıştırıldı; birkaç
dakika konuştular. Bayan Morrow, Anne'in gözlerini Bay
Morgan'ın burnuna dikişini endişeyle izliyordu. Bakışlarını
oradan ayırmıyordu hiç ve Bayan Morrow, Anne bir şeyler
söyleyecek diye çok korktu. Bu yüzden çocuğun yukarı çıkma
vakti gediğinde büyük bir rahatlık hissetti. Anne kapıya
doğru yürürken bir ara durup geriye, adamın burnuna baktı.
Biraz daha yürüdü ve dönüp tekrar baktı. Sonunda ağır
adımlarla yukarıya çıktı. O zaman Bayan Morrow derin bir
"oh" çekip elinde çay fıncanıyla Bay Morgan'a döndü ve sordu:
"Burnunuza ne istersiniz, limon mu yoksa krema mı?"

hikaye aklımda kahvenizi nasıl alırdınız şekliyle kalmış ya da zaman içinde değiştirmişim.
kitap; %100 düşünce gücü kitabı.
yazarın olaya yorumu şu :
Tüm dikkat burunda toplandığı için sonuç böyle olmuş,
korktuğu başına gelmişti. Evet, bilinçli .eylemden, bilinçaltı­
na ve oradan da gerçekleşen olaya doğru zincirleme bir hareket
olduğu görülmekte.
"Kendimizi neyle ve nasıl tanımlarsak öyle olmaya meylederiz,"
diyor Ernes Holmes, "Düşündüğümüz şey yavaş yavaş
bilinçaltında kalıplaşır ve gerçek bir deneyimle kendini
gösterir."

hoca anlatısını da buldum (murphy uyuyor galiba^^)

1982 yılı Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda 2. sınıf öğrencileri Türkiye Ekonomisi dersinin hocasını bekliyor. Sınıf ögrencilerinin gürültü patırtısıyla sallanırken sert görünümlü hoca kapıda beliriyor. İçeriye kızgın bir bakış atıp kürsüye geçiyor. Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakami çiziyor. “Bakın” diyor. “Bu kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey. ” Sonra (1)’in yanına bir (0) koyuyor:
“Bu başarıdır. Başarılı bir kişilik (1)’i (10) yapar”.
Bir (0) daha koyuyor. “Bu tecrübedir. (10) iken (100) olursunuz”
Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor: Yetenek… Disiplin… Sevgi…
Eklenen her yeni (0)’in kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca… Sonra eline silgiyi alip en bastaki (1)’i siliyor. Geriye bir sürü sıfır kaliyor. VE hoca yorumu patlatıyor.
“Kişiliğiniz yoksa öbürleri hiçtir!”
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.16)
(5)

Yağlı, gözenekleri hep açık sorunlu cilt

melina
Merhabalar, başlıkta da belirttiğim üzere yağlı ve haliyle gözenekleri hep açık olmasından mütevellit t bölgesinde hep siyah noktası bulunan biriyim. 23 yaşındayım, kadınım. Bugüne kadar 2 defa ünlü cilt doktoruna (2 tanesine de 3er defa gittiğimi sayarsak) tonla para verdim( bir tanesi şu meşhur ko
Merhabalar, başlıkta da belirttiğim üzere yağlı ve haliyle gözenekleri hep açık olmasından mütevellit t bölgesinde hep siyah noktası bulunan biriyim. 23 yaşındayım, kadınım. Bugüne kadar 2 defa ünlü cilt doktoruna (2 tanesine de 3er defa gittiğimi sayarsak) tonla para verdim( bir tanesi şu meşhur kolsuz agop). Ancak hiç birisinin verdiği ya da kendisinin yaptığı ürün bana güzellik salonunda yaptırdığım cilt bakımı kadar iyi gelmedi. Anladığım kadarıyla, gözeneklerim hep açık olduğundan ssebum üretimini engelleyip cildin yağını alırken nemini kurutmayan bi ürün bulmam gerekiyor, ancak takdir edersiniz ki o cilt bakımını yapan sözümona güzellik uzmanları böyle ürünleri kendi ellerindekini kakalamak için uyguluyor.
Sorum şu; clinic, kiels gibi bir ürün mü almalıyım, yoksa burada aynı durumdan müzdarip olup farklı bir dermatolojik üründen memnun kalan var mı? Yardımcı olursanız çok sevinirim.
0
melina
(03.10.16)
kozmetik ürünü kullanmaktan pek haz etmediğim için ürün tavsiyem yok ama başka çözüm önerim var:
yağın gözeneklerde birikmesini ve üzerinin tozla kaplanıp siyah noktaya dönüşmesini engellemek üzere pratik piling yöntemi bu.
yıllardır epeyce yöntem denedim. işte buharla gözenekleri açıp emici peçete gibi bişeyle yağları almak, pütürlü yapıda yüz için üretilmiş kese gibi bişeyler, kabak lifi... en son aklıma erkeklerin traş fırçasını kullanmak geldi. sonuç harika. hem kan dolaşımını hızlandırıyor, hem fazla sert değil cildi hırpalamıyor, hem gözenekleri temizliyor, hem çok pratik. sabahları yüzümü yıkarken tık tık iki fırça yap bitti. işin doğrusu en çok da pratikliğini seviyorum:)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(03.10.16)
öncelikle ne kadar bütçe ayırabilirsiniz? siyah noktalardan günlük ve haftalık bakım yaparak kurtuluyorum. en azından büyük ölçüde :) hem her gün temizlemek gerekiyor, hem de haftada bir maskeyle siyah noktalar temizleniyor.
0
pide
(03.10.16)
la roche posay effaclar serisi +1
effaclar duo + temizleme jeli + toniği
www.dermoeczanem.com
www.dermoeczanem.com

kiehls'ın rare earth deep pore maskesi de çok güzel.
www.kiehls.com.tr
peeling sonrası kullanıyorum.
peeling için de tamamen şans eseri sunu almıştım;
www.walmart.com
çok memnunum ama burada satılıyor mu bilmiyorum.

not:la roche ilk haftalarda cildi kusturuyor resmen,yani bir süre sivilce vs cıkabilir.sonra temizleniyor.işe yaramadı diyip bırakmayın.
0
demoniclewinsky
(03.10.16)
İçten de temizlemen gerekir. Bol bol detoks yapmalısın. Yani günde en az 2 lt su, bir bardak yeşil çay, bitki çayları, limonlu su, sebze ağırlıklı beslenme. Şekeri bırak, tatlıyı haftada bire indir. Yağ olarak zeytinyağı kullan. Vücuduna ne girerse cildin onu yansıtır. Bir süre sonra sen zaten onları yemek istemiceksin. Paranı makyaja kreme değil beslenmeye spora ayır. Sporla gözeneklerinden terle toksin atarsın. Soğuk suyla duş al bu gözeneklerini küçültür. Yüzüne dokunma, gün içinde fazla yağını peçeteyle al. Haftada bir iyi bir kil maskesi yap ve hemen ardından iyi bi nemlendirici kullan. Nemlendirici olarak neostrata ürünleri sorunlu ciltler için çok iyidir. O kadar veremem diyorsan la roche duo da gayet iyi.
0
whysoweird
(03.10.16)
öncelikle cevap veren herkese çok teşekkürler. henüz bakabiliyorum buraya. kimsenin kozmetik ürün önermemesi bir daha marketten temizleyici almamam konusunda beni ikna etti. @1a2b3c4d ve @demoniclewinsky; la roche ürünlerini agop bey kullandırmıştı. sanırım o dönem pek sık kullanmamıştım, aşırı bir etkisini görmedim malesef. @hayat aklini konusacak bir filozof uret; şu ara duyduğum en iyi tavsiye diyebilirim. hemen yarın traş fırçası alacağım :) @birnisan birinsan; gülsuyu harika bir mucize gerçekten. ancak piyasada aldığım hiç bir ürüne %100 güvenemiyorum. bu yıl mayısta yapamadım ama önümüzdeki yıl kesinlikle kendi bahçemde yetiştirdiğim mayıs güllerinden gülsuyu yapacağım. @whysoweird; kesinlikle işin özünü anlatmışsın. tamamen katılıyorum. kötü bir beslenme tarzım yoktur ama yine de dikkat edersem işe yarayacağından eminim.
0
🌸melina
(05.10.16)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.